sevdiğim şair doyurduğun masanda boynu bükük duran
kokulu sarı mum, sara nöbetindeki alevini isleye dursun
ben bir koşu gidip ışıksız kör odada ki kırık somyada /
çocukluğumu uyutacağım...
bu asırda çıkmasın tek başına dışarıya, çit ötesinde savaş
berisinde ihtilâl var...
kan görmeye dayanamaz iyi bilirim...
sen gelmiyor musun yoksa!
işte barut kokusu burnumuza kadar geldi sonunda...
hadi bizimkisi neyse sen sıkı giyindir üşütmesin ayazda
baksana avuçlarının içi terliyor hâlâ...
olur ya görürsem bu gece göğümde, bir yıldızı tek başına
cinnet büyütürüm usumda...
o vakit;
farkımız kalmaz seninle ey! kavga doğuran yosma!
uyan çocuk uyan
şu tahtadan bozma su kovasını tez ulaştır bana
karanlık sunmadan sarı mumun ardına
ben birkaç kova aydınlık çekeceğim kuyudan
ne olur ne olmaz habis ruhlar uğrarsa buraya
üstümüze alacağımız bir şey bulunsun...
kova yerine aynamı salsam kuyu dibine!
veyahut bağ makası
nasıl olsa amaç, çalmak değil mi aydınlığı / sus
ses çıkarma topyekün sükût
uyanmasın Hitler uyanmasın Nemrut!
bunların ölüsü bile tehlikeli aslında / korkuyorum
sirayet ederse bunlarda ki huy, bizim çocuklara
tutup bunları gömmek
en büyük ihanettir, ağır aksak dönen Dünya'ya
Kayıt Tarihi : 30.8.2012 22:16:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!