Sonun başlangıcını döver kalemim iki satırda vaz geçer dönüşleri kollar sinsice, her defasında daha sivri açarım geçmişin ucunu niyetlim dönmek değil kara gözlerine canımın “canını” yakmak hiç değil. Keskin olsun ki ucu hazır hissetliğimde batırayım göğsüme ve bedenim geçmişe, ruhum geleceğe düşsün boylu boyunca uzansın toprağın ıslak yüzüne, yıllar alsın gökyüzünü görmek, açılmasın gözlerim. Zamanı su gibi kana kana içeyim doyayım ve sol yanımın yangısı geçmiş olsun ben farkına bile varmayım. Saçlarımda senden hatıra beyazları tarayıp hatırlamayayım seni, geçmiş bir rüya olsun hayal meyal kirpiklerimde takılı kalsın sadece ve adın dudaklarımda ıslak bir hülya olsun ben kalemimi ikiye kırayım.
Çıkar giderim ruhundan ve rüyalarından
Sen yastığımda ki izle kalırsın.
Kokum tenine, gözlerim içine sinsice siner
O masal dağında ünleyen gazal
Güz ve hasret yüklü akşam bulutu
Güz ve güneş yüklü saman kağnısı
Babamdan duyduğum o mahzun gazel
Ahengiyle dalgalandığım harman