Dayanılmaz bir uğultu başlar kendiliğinden
Zonklar şakaklarımda kırık, dökük hayalin
O an ağlamak isterim, son gözyaşlarımla
Gece uzar; sabah bir türlü olmak bilmez
Konuşur zihnimde senden ne kalmışsa geriye
Geride ne varsa senden, hepsi hayal, meyal
Son bir hayalin kaldı bulanık, silip atmak isterim
Her şey bir o kadar değişti, senin kadar
Acımasız hayalin ve ne kalmışsa senden geriye
Eskimiş, kokmuş ya da kırık, dökük
O eski körpe günlerimiz değil ki şimdi
Büyüdü şakaklarımda o gonca beyaz nergis
Yaprakları döküldü ellerimden tek, tek
Uçtun gözlerimden bir gölge kadar hafif
Geriye ne varsa senden, hepsi hayal, meyal
Sensizliği aşmak için ölesiye yaşanınca
Eskimişliğin, kokuşmuşluğun, kırık, dökük
Ne hayaline yerim kaldı nede gözlerine
O eski körpe günlerimiz değil ki şimdi
Son bir hayalin kaldı bulanık, silip atmak isterim
(Lefkoşa, 19.10.2010)
Yorgunum, bahar geldi, silah kullanmayı öğrenmeliyim bu yaz
Kitaplar birikiyor, saçlarım uzuyor, her yerde gümbür gümbür bir telâş
Gencim daha, dünyayı görmek istiyorum, öpüşmek ne güzel,
düşünmek ne güzel, bir gün mutlaka yeneceğiz!
Bir gün mutlaka yeneceğiz, ey eski zaman sarrafları! Ey kaz kafalılar! Ey sadrazam!
Bu şiir ile ilgili 0 tane yorum bulunmakta