Dün gece rüyamda gördüm onu,
Türkiye’mi bir odaya hapsetmişler,
Dağları, ovaları, denizleri, hepsi bir arada.
Haritanın üstünde kırık bir çerçevede,
Atatürk fotoğrafı.
Odanın bir yerinde üç bacaklı kırık bir sehpa üzerinde
Bir televizyon
Badem bıyıklı, bıçkın delikanlı bağırıyor,
Tek Ülke, Tek Bayrak Tek Vatan,
Ya sev ya da terk et.
Haydi bre kim tutar seni,
Salla sallayabildiğin kadar.
Meydan sana kaldı
Yağ, es, gürle, vur, vur inlesin.
Türkiye’m dinlesin.
Daha ne olduğunu anlamadan
Birden ortaya bir bayrak çıktı.
Köşesinde yıldızları, çizgili, kırmızı beyazdı rengi.
Bir adam belirdi bayrağa sarılmış,
Elleri kanlı, yüreği kanlı,
İşaret etti İzmir’i, onu istiyorum diyerek.
Aha dedim kıyamet koptu kopacak
Benim bıçkın delikanlım verir mi onu hiç.
O ki gürlediğinde yeri göğü inleten.
Nedense duruldu birden,
Ne demek efendim hay, hay diyerek.
Sana ülkemin bankalarını, tersanelerini, fabrikalarını
Ve de bütün ülkenin halkını sunmuşum
Bir İzmir’in sözümü olur.
Eğildi yeni gelenin önünde.
Bush efendi, o kuldu sanki.
İlk kurşun bitti, son kurşun da öyle.
İzmir’de yabanın Askeri üssü.
Takvimden eylül yaprakları düşüyor birer,birer.
Düşenlerden biri Dokuz Eylül yaprağı.
Direndi ama ne çare,
Yoktu dönüşü bu yoldan,
Yok olup gidiyordu artık
Bağımsızlık denen özlemlerin.
Kabusa döndü rüyam,
Son bir umut duvara baktım.
Kırık bir çerçevede
Kırık camlı bir fotoğraf.
Hüzün doluydu mavi gözleri ve asıktı suratı.
Kırık bir çerçevede,
soluk bir Atatürk fotoğrafı.
Kayıt Tarihi : 11.11.2008 18:14:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
müzeyyen başkır
TÜM YORUMLAR (3)