/göğsünü aç şimdi şair aşk öpsün ıslanmış gözlerini/
emanet bir kalbin dudaklarını kurutup içimizde
nehirler boyu sözcükler doğurduk dilimizin ucuna
oysa ne güzel bir cennet olurdu hayat
gönül dilini yaşatabilseydik iç dünyamızda
güneşte kavrulan harflerin üstüne
buzdan inşa edilmiş bakışlar düştük
dalgaları püskürtüp gözlerimizde yükselen hasretlerin sesinde
unuttuk mavi denizlerin kararacağını gün akşama dönünce
revnâk bahçesinde yitirdik yedi renkli umutlarımızı
zamanı fırtınalı bir kalbin dehşetine oturtup
taş kesmiş şehirlerde toprak kokan kıbleler aradık
bulmak için kaybettiğimiz Mevla’yı
yüzü yıkanmamış Leylalarda aradık
vefayı terk edip kıldan ince öfkeye düştük
keskin kılıçların üstünde yürüyüp
yarım çıplak aşklar(d)a üşüdük
kış oturdu göz uçlarımıza
zemheri renkli seneler boyu
kirpiklerimizle kar süpürdük
alnımıza düştü tarihten eski bir mevsim
eridi tenimizde kış gün(eş)leri
bir aşk az evvel küstü hayata
yara aldı bir şair sırtının tam ortasından
kalemine doluyor kanı
parmağında vav sancısı
hekim istemez bu hal
bilir o
derman üç harfte saklı
a
ş
k y/arası bir Melâl molası
iyileştirmek lazım
yeni doğan tüm şiirleri
yattığın toprak yaralarını incitmesin Bülent Parlak .
my
Kayıt Tarihi : 19.4.2022 16:03:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
beğeni ile okudum
.
.
çok teşekkür ederim Sahra hanım. sevgiler
TÜM YORUMLAR (3)