Kırık Şiiri - Hakan Karaduman

Hakan Karaduman
151

ŞİİR


2

TAKİPÇİ

Kırık

Kırık ruhlarımızla uyandık bir tecavüz sabahı,

Ne hesap verecek yüzümüz, ne sorular soracak sesimiz vardı.

Çikolata şairler, yazarlar ve köşe bekleyenler gitmeye hazırdı o sabah,

Tüm uçaklar uçmaya hazırdı, bavulları hazırdı.

Atalarım gömülü durur bu topraklarda, gidemem başka yere

Uyamam bana verilen emirlere, söylenenlere, atalarım gömülü dururken yerinde,

Kırık…

Biz eskiden camdandık,

Kırdılar bizi,

Cam bir fanustuk, kırılınca dağıldık, topladı bizi zaman parça parça yapıştık

Çelikleşerek acıyla tutkalladık parçalarımızı, rahat sayılırdık,

Yeniden kırınca bizi, parçalarca dağıldık, birazımız kayıptık.

Kırıp yapmak anlamamaktan gelirmiş, hani açıp içine bakmak gibi değil,

Fanus cam saydam, kırıp boyamak parçaları birleştirmeden,

Bir kaç parlak cam bırakmak niyetleri, diğerleri görmeden.

Diğerlerinin dışarıdan bizi görebileceği delikleri kapattılar önce tek tek

Diğerlerini içeriden görebileceğimiz göz deliklerini kapattılar tek tek

Kendilerine açık bıraktıklarını dağıttılar mum dibindekilere tek tek

Sonra da bizi avladılar tek tek.

Kırıktık, çok kırıldık,

Yapıştık, korkudan duvara yapıştık.

Sonra demokrasi geldi özgürlükleriyle,

O gece kurşuna dizildik.

Kalan şair:

Tüm delikler kapalıyken,

silah sesleri duyulmamış, mermi sesi rüzgar çıkarmış,

duvar dışındakilere kırık cam parçalarımızdan sürükleyip götürmüş,

hem de sürüklemiş gözlerinin içine…

Sıra sıra duvar dibine dizilenler:

Sus be şair, az sonra kurşuna dizileceksin ama senin aklın hala mucizelerde

Kim yaptı duvarı da?

Kim verdi parasını, suyunu çimentosunu,

Kim verdi bu akılları da?

Şair:

Cam kırıklarımızla dolarsa gözleri,

Çizerse bizden bir parça gözlerinin içini,

Belki yüzlerini bize dönerler,

hatta içlerini…

*

Bahar sıcağı daha çok yakar, orta yaz sıcağından

Pişerken toprak ısınmış yüreğine güvenir, üzerinde didişen insanlar,

Kimin umurundalar.

Kuşlar yürürken ne çok insanlara benzer sahi

Ayakları adım adım, gözleri yerleri adımlar,

Seçer;

bu arpa, hımm,

bu mısır, hımm,

bu buğday, belki yutarım,

bu solucan, oley!

Tavuklar et sever, civcivler de. İnsana benzer yürümeleri, paytak adımlar.

Beyin bizde okka! Oha,

ne büyük ne ulu; yaşa!

Küçük beyni kuşun adımlarca arar, tadına düşkün gagasında en güzel tohumlar.

Akşam olur, karanlık başlar, tavuk karası göremez, gökte karanlıklar

İnsan gökyüzüne bakar; ne sonsuz gökler, ışıl ışıl yıldızlar; akar akar…

Bir ufuktan diğerine bakar,

gözleri uzanırken saman dökülen yola dalar,

Sorar:

Oyunların her bir kuralı, ilk kuralı, çık üzerine bağır bağır,

Çıkabildiğin en yüksek tepeden bağır;

Yarın bensiz ve onsuz doğacaksa kızıl güneş,

Sesim ulaşmazken en aydınlık karanlığa,

Tüm krallığa,

Ne kadar diyetim?

Ve ne işim vardı da gördüm bütün gün,

Yanarken insanlar..

Şair:

İçinden karanlık geçen güneşe bulanmış aydınlık günü geçip,

Sırtıma yüklenmiş onca yüklerle geçip,

Her şeyden geçip,

Elimde kalana baktım

*

Kahredici yalancıları bilirdim, kahreden onlar değildi, her şeydeki eksikliğimdi avuçlarımdaki,

Her şeyde suskun zavallı arayışlardaki değil, basbayağı eksikliğimdi yaşama, her şeydeki

Eksik kaldıkça lanet yaşama uydurmalarımdı, bulmalarımdı, kaybettiklerimdeki

Bendim; tüm yalanlardaki…

Şimdi ben, size söyleyeceklerimden mesul değilken,

zavallı kaybedişime yanmadan yanarım terli ateşe yürürken.

Kaybedenlere varsa listede yer, beni de yazın!

Beni de yazın! ateşe yürürken…

Haykırırken şair duvar dibindekilerin en önüne geçti, yırttı gömleğini

Tarih,

kazanırken güçlüye haber uçurdu: yine kazandık!

Namlu ucunda

Sabırsızdı mermiler...

Duvar dibindekiler

Şaire seslendiler:

Sen tarih önünde eğilen, hayat bize küserken, mermi bize yakınken, çekil önümüzden.

Korkma!

Etimize sarıl biz ölürken…

Gece mermiler yağdı nemli namlulardan,

Avuçlardan aktı bileğli kan.

Sustu yalnızlık,

Geveze gece,

Ve

Sokak kedisi

Bir de şaşkın ay, rüzgarı yapraklarına yediren ulu ağaç,

Duvarın en yükseğinden izlediler,

O geceki

Sıradan katliamı,

şair ölürken…

Hakan Karaduman
Kayıt Tarihi : 30.5.2009 15:40:00
Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Şiiri Değerlendir
Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!

Hakan Karaduman