- Bebeklerimin kırılmasını istemiyorum! ...
- Ama, bu imkânsız. Nasıl insanlar hastalanıyorlarsa, bebekler de işte aynen öyle hastalanıyorlar. İnsanlar ilaç kullanıp tekrar iyileşseler de, bebekler bunu başaramaz.İnsanın hastalanması da aslında onun kırılmasıdır.
Benim avutmam, bir de kırılmış bebeğin iyileşmesinin imkansızlığına inanması onun gözlerindeki yaşı durdurdu.
O zaman dükkânın yanından geçerken kapısından bak bakalım, mor tavşan gelmiş mi oraya....
O mor tavşanı kendisi için olmamı söylemişti. İmkânsızlıktan alamamıştım ve fikrimi ona açıkça belirtmiştim. Bugün “al tavşanı olmamı” istemedi. Yalnızca “bak bakalım, oradamı şu an? ”-diye sordu. Onun bu sorusu da “O tavşanı bana al! ” anlamına geliyordü zaten.
Geri döndüğümde vereceğim cevap daha şimdiden hazırdı:”Tavşan hâlâ gelmedi.” Biliyorum, o da şunları söyleyecekti:”Her hâlde magazada çalışan adam havuç vermedi, tavşancık o yüzden kaçtı.” Zira geçenlerde alamadığım zaman param olmadığını kabullenmediği için bu cümleyi de eklemiştim tavşanı alamama mazeretime. O da bunu duyunca üzülerek demişti: “Ne pis tavşanmış.”
Bu gün tavşansız kalan çocuk yarın büyüyecek.
Keşke benim yalanlarım büyümese.
Kırık bebeğini mor tavşanına değişmek isteyen çocuk, yalan söyleyen teyzesini yalansızlara kolay değişir. Öyle ya, insanlar da kırılıyorlar. Yalanla karşılaştıkça kırılıyorlar ve bu hastalığı hiçbir ilaç iyileştiremiyor.
27 İnam Günü,Göşeri Ayı,
20 - ci il
Bakü
17.02.02
Kayıt Tarihi : 6.7.2007 13:47:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!