"Nasılsın?" diye sormuşsun!
Ne bileyim!
Fırat kadar mahzun, Dicle kadar efkârlıyım!
Bir devr-i âlem ki âlemden eleme göç ediyorum!
Gâh dervişçesine gâh devrilmişçesine...
Gökyüzü avuçlarımda ağlıyor!
Ve içinde kanat çırpan kuşlar bir damla gözyaşı...
"Nasılsın?" diye sormuşsun!
Aşk anam, hüzün babam oldu!
Öksüz gecelerin hür çocuğuyum artık!
Yanık hoyratlar okuyorum gecenin kollarında!
Zamana zaman katan hasret zindanında zamansızlığı bekliyorum!
Yüreğimin ıssız sokaklarında gecenin çığlıkları yankılanıyor!
Gece mi uzun ben mi yorgunum bilemiyorum!
"Nasılsın?" diye sormuşsun!
Kendimi arıyorum!
Gâh kıvrılan yollarda gâh kıvranan umutlarımda...
Karanlık gecenin omzuna yaslanmış, aydınlık düşler kuruyorum!
Umut sabahının ışığını beklerken uykulu gözlerim nemleniyor yine!
Ve "Gökkuşağı yağmurdan sonra gelir!" diye bir söz usulca düşüyor gönlüme!
"Nasılsın?" diye sormuşsun!
Ne bileyim işte!
Dost, hâlden anlayandır!
Toroslar kadar yorgun, Ayasofya kadar kırgınım işte!
Kayıt Tarihi : 10.7.2023 13:03:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
"Yâr mısın, Yara mı?" Sürgün Ülke Şiirleri kitabı sayfa 12
TÜM YORUMLAR (1)