Düz Yazı
Kır çiçeğinin filizlendiği yer; kıraç, çorak ve verimsiz arazidir. Bakım ve sulama olanağı yoktur gül gibi. Allah’ın rızasına boyun eğmiş, kendi halinde yaz sıcaklığının öldürücü ve kavurucu sıcaklığının gazabına uğramış. Buna rağmen, çaresiz solmaya yüz tutmuş haliyle hala umut ve tevekkül ile bekler. Beklemesine beklemiş amma, unutulan kır çiçeğinin bu arada bedeni kurumuş, yaprakları dökülmüş, boynu bükük bir halde ufak serin bir rüzgâr esintisi bekler. Kır çiçeğinin, umutla beklediği rüzgâr esintisi gelmeyince bedeni cansız kalmış ve ölmüş. Hala da şimşeklerin ardından yağacak yağmur damlacıklarının, yere dökülen tohumlarına can vermesini bekler her şeye rağmen. Yere gömülen zavallı kır çiçeğimin tohumları, bir kısmı karıncalara yem, öbür kısmı da toprağın kuraklığında çürümeye mahkûm kaldı. ensesi kalın cellatların gözleri önünde…!
İki sevdalı kalbin en gizli yarasını,
Bir bakış ki kudreti hiç bir lisan da yoktur,
Bir bakış ki bazen şifa, bazen zehirli oktur.
Bir bakış, bir aşığa neler anlatır,
kış mevssiminde başlığıyla içeriğiyle anlatımıyla baharı tattıran güzel şiiri var eden yüreğiyle kalemiylel içtenlikle kutluyporum. saygılar
güzel bir yazıydı ''kırçiçeğim'' böyle nice kır çiçekleri gördümüzdür.....
saygılarımla arkadaşım....
İçli, sıcak, etkili ve anlamlı bir yazı... Şiirsel melodisi olan bir eser. Severek okudum. Şiirdeki başarınızın nesirde de olduğunu görmek beni sevindirdi. Tebrikler üstat... (Tam Puan + Ant.)
Sevgiyle, esen ve esinlerle kalınız...
Nafi ÇELİK
Benim de, sayfamdaki bir düz yazımı taktirlerinize sunuyorum:
Geleceksin! ...
Buzullar eridi ateşimden, sen gelmedin....
Bir pınardın çöl ortasında, kıyamadım susuzluğumu gidermeğe, iç diyemedin. Güneş buluta saklandı, ay doğmadı utancından.... Böyle bir aşkın varlığıyla onurlandı evren. Arılar, yaptığı baldan vazgeçti, kuşlar tünediği daldan!
Sen gelmedin!
El açıp yalvardım; gök yere indi, Akdeniz sustu, gemiler karaya oturdu bir bir, alıp başlarını okyanuslara açıldı balıklar, yitirdiği oyuncaklarını buldu çocuklar, sen gelmedin! ....
Sen gelmedin, en mecbur kaldığımda bakışlarına...
Son tomurcuğu da kopardılar dalından, seveni sevenden, seni benden ayırdılar, alıp götürdüler bir bilinmeze...
Mil çektiler gözlerime, yüreğimi ateşinle dağladılar. Oturup ağladılar halime, sen gelmedin! ... Çucuksu gülüşlerini aldılar elimden, beni yalnız bıraktılar...
Çocuktum, çamurdan oyuncaklarımı yitirdim önce, sonra sevdama kara çaldılar, yüreğimi paraladılar sen ordasın diye, beni sana hasret koydular...
Sen gelmedin, çiçek çiçek işledim güzelliğini tuallere, dizelerime döktüm en acısını göz yaşlarımın. Şarkıların tümünü sarıya boyadım. Ve en olmazlarda sakladım kara sevdamı! ...
Yoruldum! ...
Yorgunum, geceleri sabaha bağlamaktan.... Tel tel çözülmüşlüğüm işte bundandır. Bir ömrün toz duman oluşu, ille de sana kaçışım, ya da yıllardır seni arayışım, bir türlü bulamayışım, bundandır...
Yüreğimdeki cam kesiği yaralar, tam elli yıldır kanıyor senin ardından.
Aradığım sensin, senin sevgin...
Bal rengi gözlerini özledim, sarı saçlarını özledim. Kokuna hasretliğim kara sevdaya dönüştü, doğruysa düşlerim, bir gün mutlaka geleceksin.
Geleceksin, biliyorum! ...
...Ve bu yaşta, sevdamı haykıracağım dünyaya!
Adınla yeneceğim tüm hüzünleri. Baharı getireceğim hiç yaşanmamışından.
Yeni bir tomurcuk heveslenecek güneşe, dal budak salacak aşkımızı kazıdığımız kiraz ağacı, kıskananlar olacak....
Biliyorum, sen geleceksin, dünyalar bizim olacak! ....
Nafi Çelik
çok güzel anlamlıydı yüreğinize sağlık
saygılar
tebrikler güzel bir eser...kutlarım !
Yüreğinize sağlık gönlünüzden damla damla akan duygularınızı mısralara döküp okuyanlara duyguları sel misali aktarmışsınız beğeniyle okudum canı gönülden kutlarım sizi Saygı ve Sevgilerimle.
hoş ve güzel olmuş sanırım şiir ama düz yazı olarak koymuşsunuz kalemine sağlık..
Kırçiçeğim 1
Düz Yazı
Kır çiçeğinin filizlendiği yer; kıraç, çorak ve verimsiz arazidir. Bakım ve sulama olanağı yoktur gül gibi. Allah’ın rızasına boyun eğmiş, kendi halinde yaz sıcaklığının öldürücü ve kavurucu sıcaklığının gazabına uğramış. Buna rağmen, çaresiz solmaya yüz tutmuş haliyle hala umut ve tevekkül ile bekler. Beklemesine beklemiş amma, unutulan kır çiçeğinin bu arada bedeni kurumuş, yaprakları dökülmüş, boynu bükük bir halde ufak serin bir rüzgâr esintisi bekler. Kır çiçeğinin, umutla beklediği rüzgâr esintisi gelmeyince bedeni cansız kalmış ve ölmüş. Hala da şimşeklerin ardından yağacak yağmur damlacıklarının, yere dökülen tohumlarına can vermesini bekler her şeye rağmen. Yere gömülen zavallı kır çiçeğimin tohumları, bir kısmı karıncalara yem, öbür kısmı da toprağın kuraklığında çürümeye mahkûm kaldı. ensesi kalın cellatların gözleri önünde…!
Abdulrızak Kılıç
Muhteşem bir betimleme...Kutlarım değerli kaleminizi...Başarılarınız daim olsun...Saygılarımla...
Kardeşim kutluyorum. güzel yazınız için başarılar dilerim
kırçieklerinin ölmemesi dileğiyle.saygılarımla.
Bu şiir ile ilgili 93 tane yorum bulunmakta