Gerçek… ve gerçeküstü
Sağlam betonlardan örülmüş
Sert duvarlı dar geçit
Adımları sayalım: bir, iki
Belki de üç var
Tahtalardan bir tahtı revan
Saraylarda yoktur eşi
Küf kokulu, zifte özenmiş rengi
Kirli örtüler içinde
Nasırlaşmış beş parmağın arasında
Kınalar kömürlere karışmış
Sıkıca kavranmış, ince ve kıvrak
Danseden bir yılan
Bütün hışmını kusuyor vurdukça şrrak şrrak
Narin eller, gül tırnaklar
Sanki siyah meşin bilekler
Villalar yan yana/ yan tarafta
Küçük dünyanın dışında
Sarmaşık sarkan yüksek duvarlar ardında
Çam ağaçları kesilmek üzere
Ampuller, yaldızlı çiçekler dallarında
Yanacak birazdan akşam karanlığında
Koca kutudan kapılmış ekmek parçası
Yeşil küfler nokta nokta
Küçük kirli parmakların arasında
Rüzgarın hışmı ince, narin, toynaklı dört ayakta
Solmuş güller eski basmalarda
Naylon çuvallar karnını doyurmak ister
Dar geçit geçilmek
Sabahın ışıkları yükselmek
Gerçek bu!
İşte bu bir gerçek!
Kırbaç dolanır tüylü sırtlara
Bebeler bulanır
Kışta karlara, yazda toprağa
Bir eski leğen
Belki bir demir parçası
Kadının eline yakışır mı kırbaç?
Parfüm mü olur çöp kokuları?
Villalar uyanır günortasına
Gerçek geçip gitmiştir çoktan
Bülbül konar gül dalına
Mutad şarkısını söyler çatlarcasına
Siner şehrin üstüne bir hüzün
Dargeçitten süzülür gider
Kırbaçlı kadın ve ciğerparçası
Her sabah yeniden başlar
Her akşam karanlığında uykuya dalar
Yüzkarası kara bulutlar
Böyledir bu hikaye işte dostlar
Görsek te gerçektir, görmesek te
Rabb’in kullarından kimileri de
Böyle yaşar böyle gözlerini kapar.
Kayıt Tarihi : 28.10.2006 22:23:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!