Kırardı.
Kızdı mı,
Eline ne geçerse kırardı.
Onun,
Hep meskeniydi Kırardı.
Herkes imrenirdi lisedeyken saçlarına...
Ama şimdi;
Onlar da kırardı.
Kayıt Tarihi : 13.3.2009 22:28:00
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Aşağıdaki bilgiler; TDK'dan alınmıştır. Şiirle ilgili olarak: (kırardı: kırlaştı) (kırarmak: kırlaşmak) kır: Beyazla az miktarda siyah karışmasından oluşan renk: “Gözlerinden, kırları artan sakalına bir iki damla yaş düştü.” -F. R. Atay. kır: Şehir ve kasabaların dışında kalan, çoğu boş ve geniş yer: “Araba tenha, düz yolda tıkır tıkır gidiyor, ara sıra kır kokuları getiren hafif bir rüzgâr esiyordu.” Ö. Seyfettin. (kır: kırmaktan emir...) -0- Şiirden bağımsız olarak: (Bakın 'kır' kelimesi ne anlamlar taşıyor...) Fiil olarak: kırmak: Dersi kırmak kırmak: Hatır, gönül kırmak, gücendirmek kırmak: Bardağı kırmak kırmak: (Metreyi) kırmak, katlamak kırmak: Öldürmek. Bu yıl soğuk, tüm hayvanları kırdı kırmak: Fiyat kırmak kırmak: Tavlada, rakip oyuncunun pulunu oyun dışında bırakmak kırmak (kırma) : Tahılı iri olarak öğütmek kırmak: mecaz Yok etmek: 'Bir gündüz olsa belki bu derdi kıracağım / Yoksa bu sensizlikten artık çıldıracağım'- E. B. Koryürek. kırmak: mecaz Gücünü, etkisini azaltmak:. 'Birkaç gün evvel yağan yağmur sıcağı kırmamış.'- B. Felek. kırmak: Değerinden düşük fiyata almak: 'Bono kırmak. Çek kırmak.'- İsim Olarak kır: Mayalanmış hamur kır: Yabancı, yadırgı: Kırdan kov, getirip evin dirliğini bozma. kır: Saçsız, kel. kır: Zeytinlik: Haydi kıra gidelim, zeytin toplıyalım. kır: Step kır: Gri kır: Su bendi, germeç
![Tayyar Yıldırım](https://www.antoloji.com/i/siir/2009/03/13/kirardi.jpg)
namık cem
SAYGILAR.
TÜM YORUMLAR (3)