Kır Çiçeği Şiiri - Yorumlar

Veli Bilici
178

ŞİİR


3

TAKİPÇİ

Mesleğimin üçüncü yılında tanıdım,O’nu... Ailesinin ilk çocuğuydu.Sarışınlığından dolayı annesine benzerdi.Babası da zaten esmer sayılmazdı.Yüzündeki çiller O’nun güzelliğine ayrı bir güzellik katıyordu...benek benek...Yaradanın bir lütfu diye düşünürdüm hep... Hele, her zaman etrafa gülücükler dağıtan deniz yosunu yeşil gözler... O, her şeyiyle Bingöl Daları’nın rengarenk kır çiçeklerinden birisiydi...En dirisi,en renklisi,en kokulusu ve en tazesiydi....O, Bingöl’ün Muzo’suydu...O Sülünkaş’ın Muzosydu...Muzo. Adı Muzaffer’di. Arkadaşları, O’nu kısaca “Muzo” diye seslerlerdi.Pek de yakışırdı doğrusu bu kısaltma.Çoğu zaman ben de O’na, “Muzo” diye hitap ederdim.
Haftanın her Cuma’sı olduğu gibi bu Cuma günü de son ders saatimiz resim dersine ayrılmıştı.Öğrencilerime bu sabah günlük olayları işlemediğimizi hatırlatıp,günlük olaylara değindikten sonra dersimize geçeceğimizi söylediğimde, Yaşasın nidaları sınıfı doldurmuştu,minik parmaklar birden havalarda uçmaya başlamıştı.İlk sözü Murat’a verdim... Kozakoğlu Murat’a...
-Öğretmenim, Muzo.... Muzaffer Arı,akşam çok ağır hastalanmıştı,Babası,Bingöl’e doktora götürdü,dedi.
Sülünkaş’ın uzak mahallelerinden,komlarından ve mezralarından gelen çocuklar birbirlerine boş gözlerle bakıştılar...Benim de onlardan bir farkım yoktu..Keşke sabah ilk ders girişinde unutmasaydım günlük olayları dedim içimden...Sonra,gözler Muzo’nun sırasında odaklaştı hep birden...Şaşkınlık ifade eden bakışlar ve bir uğultudan sonra diğer öğrencilerden de aynı haberi değişik ifadelerle dinledim.Öğrenciler çok üzülmüşlerdi...Onların üzüntülerini gözlerinden okuyordum,onlar da benim üzüntümü...Sınıfı bir hüzün kaplamıştı.Bu hüzünlü havayı dağıtmak, onları teselli etmek için; “iyi olur gelir inşallah çocuklar” diye fısıldadım.Bana göre sınıfın arka sağ köşesinde oturan sürekli parmak kaldıran Aynur,işaretimle bizi hüzünlü ortamdan kurtaran cümlesine başlamıştı bile....
-Arkadaşlar,Rusya’da büyük bir patlama olmuş,atomla çalışan santral patlamış.Kısa bir zaman içinde dünyaya dağılacakmış,çok sayıda insan ölecekmiş,çocuklar sakat doğacakmış,hayvanlara da bitkilere de zararı olacakmış.Yani tüm canlılara zarar verecekmiş.Bu patlamanın yurdumuzda da etkisi görülecekmiş,hatta bunun etkisi yıllarca sürecekmiş,dedi. Bu haberden de bir önceki haber kadar etkilendikleri her hallerinden belliydi.Nükleer patlama ve çevreye verdiği zararları konusunda onlara bilgi aktararak biraz olsun bilgilendirerek, meraklarını gidermeye çalışıyordum.Sınıfın en uzun öğrencisi İrfan’a işaret ederek söz hakkı verdim;
-Öğretmenim,dün Oymapınar Köyü’nden öğretmenim,bir çocuk öğretmenim,Murat Nehri’ne düşmüş öğretmenim.Nehirde boğularak can vermiş öğretmenim,yani ölmüş öğretmenim, dedi.İrfan’ın konuşmalarına arkadaşları gülümsemişlerdi,çünkü cümlesinin içinde hep öğretmenim kelimesini kullanan İrfan, bu kelimeyi kullanmayacağına dair verdiği sözünü çoktan unutmuştu ... Sınıfta bir sessizlik ve ardından gelen uğultudan,sınıfımızın en küçük öğrencisi Ayfer’e söz hakkı verdiğimde,bütün öğrenciler gülümseyerek O’na baktılar...beş sınıfın bir arada bulunduğu çeşitli yaş grubundan öğrencilerin bir arada bulunduğu bu sınıfta bu türden gülümsemeler çok manidardı...Ayfer’in adında ve soyadında birer tane “r” harfi bulunmasına rağmen,konuşmalarında “r” harfine yer yoktu Ayfer Caneri’nin. O,hep “r” yerine “y” harfini kullanırdı.Zamanla düzelir diyerek hiç de müdahale etmezdim. Evet Ayfer, dediğimde söze başlamıştı bile;
-Aykadaşlay, amcam kız kaçıydı,Kazım amcam kız kaçıydı,Kazım amcam,dedi.Uzun süren bir gülüşmeden sonra;

Tamamını Oku

Bu şiir ile ilgili 0 tane yorum bulunmakta