Kindar Sürpriz Şiiri - Özgür Gümüşsoy

Özgür Gümüşsoy
29

ŞİİR


15

TAKİPÇİ

Kindar Sürpriz

küçük İskender’e saygıyla…

Sokak lambalarının mesaiye yeni başladığı dakikalardı daha
‘Taklit Eceller’ davetimizin o zat-ı götveren iştirakçileri
Balıklardan ödünç aldığımız hafızamızda usulca yerlerini alırken
Gongun çalmasıyla zihinlerdeki rant mücadelesi de iyice kızışmıştı
İncecik çocuklar mikrofona sarılıp kırıtarak dizelerini okudular
Portatif popoları vardı her birinin, kalkmakta epey hünerli olan
Sahne tozu serpilmiş oyun pastamızda
Dibimizi bile aydınlatamayan o fitilleri ıslak mumları yakarak
Ömrümüz açısından hayli kritik roller çaldılar
Biz, geceye katkı olarak karanlıklarımızı getirmiştik
Köprüde durmuş koca bir şehrin ağzına verirken –onca kurşunu
O belden aşağı eylemlerimizin nereye varacağını hiç kestirememiştik
Yorulmuştuk tedbirsizce hazırlanan ölüm senaryolarının sayesinde
Öyle bir haldeydik ki, bizzat kendi cenazelerimizden;
Geçerli bir mazeret belirtmeden ayrılmamız icap etmişti!

Onca yola bana mısın demeden bize doğru hızla intikal eden
Ulusal anlamda, tez duyulacak kötü haber bültenlerinde
Gözle görülür hiçbir gelişme yoktu henüz, ellerimizde özellikle
Elle tutulur hiçbir şey yoktu henüz, yüreklerimizde özellikle
Yüreklerimiz deseniz hep ıskarta, tek per bile yoktu yazık ki
İskender taşıdığı mahlasın aksine, manada bir hayli büyüktü
Rakı büyüktü, iddiamız büyüktü, Allah büyüktü!
İlk başta statik sayılacak bu gecede sınırsızlığımızı zorluyorduk
Beyoğlu yine aristokrat bir tavırla en önden yürümekteydi
Sonuçta babası kalburüstü biriydi belli ki, yoksa nasıl…
Nasıl abanacaktı tüm yüküyle bizim mütevazı olasılıklarımıza
Amiyane tabirle bu Beyoğlu, tam bir piçti!
Güvensizlik illetinden defalarca gebe kalan İstanbul’a
Elbette ki böyle soyu sopu belirsiz bir evlat müstahaktı
Alınma ama sevgilim senin hayatla göbek bağın en başından
Daha Havva dahi aramıza katılmamışken kopmuştu
Keza aşk, ameliyat esnasında sol göğsünde unutulan bir makastı
Annen kordonunu erkenden kesmişti, ne denilebilirdi ki
Takvimin mevcut dokusuyla uyumsuzluğun hep bundandı
Batıl inançlara karşı aldığın haklı savaş kararın
İki ordunun da cenk gününü unutması sonucu iptal edilmişti
Çok ileride milat sayılabilecek o büyüleyici dalgınlığın
Tarihin keşke müfredatımdan çıkarabilseydim dediği bir konuydu artık
Sen beni seviyordun evet, ben ise ablukası aşılmayan koyu bir şiiri
Gelecek çağların sıhhati için, bunu şimdilik kimse bilmemeliydi!

Çünkü sen yara denizinde yüzen yalnız bir jilettin
Kan havuzundaki tek damla tentürdiyottun çünkü sen
Günah ırmağından süzülen o sevaptın ne bileyim
Daima en olmadık yer ve en olmadık zamandaydın
Oksijen çadırında ufak da olsa bir kıvılcımdın mesela
Hızır acilin boşa meşgul eden numarasıydın
Yangın alarmının bütün uğraşlara rağmen kırılamayan camı
Canlı yayında olaydan haberdar olamayacak kadar cansız
Felaketlerin parmakla gösterilen o acar muhabiriydin
Yani tüm bu şapşal örneklerin de işaret ettiği üzere
Bütün itikatlarımı zorlayan bir yanın vardı senin
İn miydin cin miydin, bunu şuan söylemek güçtü takdir edersin
Sen hiç, mecburen duraksadığın o tekinsiz yol kenarlarında
Herhangi bir totemle seviştin mi bilmem?
Benim son sevişmem öyleydi, üstelik tüm devriyeleri atlatarak
Yerlilerin kutsal saydığı sımsıcak bir karartının içinden geçtim
Hakkımızda yakalandıkları anda şak diye öpülsünler kararı çıkmıştı
Tebessüm etti mahkeme duvarları bile, bize reva görülen cezaya
Öp(!) emriyle fellik fellik bizi arıyordu kolluk kuvvetleri
Alkollüydük evet, evdeki promil hesabımız çarşıya uymamıştı
İskender taşıdığı mahlasın aksine, manada bir hayli büyüktü
Rakı büyüktü, iddiamız büyüktü, Allah büyüktü!
Aynasızlar fenerleriyle gelmişti ama, gece bizi rehavetinde sakladı
Gece, huzurunda; birbirine aşık iki tenin dansıyla onurlandı
Ele vermedi ışıldayan vücutlarımızı, aksine ciğerine bastı kuytuluğun
Çığlıklaşan kalp çarpıntılarımızı asla ispiyon etmedi
Hatta yüreklerimizin ağzını o paramparça avucuyla kaparken
Annenin bile sana göstermediği bir şefkat duygusu hakimdi gecede
Yukarıdan gelen talimatla, tanrısal bir müdahaleyle belki
Bizi aramaktan vazgeçince, emniyette olmadığımızı hissettiren
Ayrıca bunu da her fırsatta dile getiren emniyetçiler!
Hiç olmazsa bir defalığına uymuşlardı sağduyu çağrılarına
Topraklarımızda kulun kula ettiği, afedersin de
Kaşıkla adam öldürmenin pratikliği
ya da bir nevi kaşık düşmanlığıydı!
Sen hiç, ülkeni bütünüyle sevdin mi bilmem?
Fakat sevdan benim sol yanımın en azılı gerillasıydı
Beni seviyordun evet, ben ise direnci kırılmayın katı bir şiiri
Gelecek nesillerin huzuru için, bunu şimdilik kimse bilmemeliydi!

Öfkelenme sakın dizelerimin içlerine kapanmalarına
Sıradaki sayfada neler yazıldığını sabırla beklemeli bazen
Çünkü sen benim, tanrıya armağan ettiğim kitabın ayracısın
Aman ha, bir gören olur sana nasıl bağlandığımı, büyük zaaftır
Ziyandır onca acıyı gizlemekte harcanan emeğe
Sen hiç kindar bir kalemin, o yaldızla süslenmiş kâğıtları
Ne kadar kanatabileceğine şahit oldun mu bilmem?
Aslında lafı gevelemeye hiç de gerek yok, açıkçası ben;

Bu yara da biraz da senin tuzun olsun istemem!

Özgür Gümüşsoy
Kayıt Tarihi : 13.10.2010 16:27:00
Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Şiiri Değerlendir
Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!

Özgür Gümüşsoy