Olabildiğince uzak ama olabildiğince yakın. Sanki elimi uzatsam biri tutacakmış gibi. Seslensem orada sesime cevap gelecek sanki. Bazen içime bir sevinç doluyor. O an bana gönderilmiş tatlı tebessümü hissediyorum. Bazen de gözlerimde ışıl ışıl bir çift göz yakalıyorum. Hissediyorum ama bakacak cesaretim yok. O cesarete hiçbir zaman sahip olamayacağım…
Kimsin sen? Bazen aklıma geliyor ismini bile hatırlamadığım ama aynı duyguları paylaştığım sen nerdesin? Sanki senelerdir tanıyorum. Korkularımız, dualarımız şiirlerimiz bile aynı. Hep meçhulde kal. Hep yanımda. Uzağında olacağım hep bir o kadarda yakınında.
Bestesini tamamlayamamış teli kırık bir gitar gibisin. Meçhulden gelen ustaca bestenin besteden tınısı teline ilk vuruşta dökülen gizemli melodi sanki. Göl kenarında su içip içmemekte kararsız, ben yaklaştıkça uzaklaşan ürkek bir ceylansın, benden kaçtıkça bana yaklaşan. Aynı dili konuşuyoruz çoğu zaman.
Sanki aynı yolun tozlarını kaldırmış adımlarımız.
Ya da aynı kaynaktan besili yüreklerimiz
Dünya var olalı beri çirkin ve soğuk,
Erken içeceğimiz bir ilaç gibi.
Tadı dudaklarımızda acımsı, buruk.
Bu saatte gözyaşları, yeminler,
Boş bir tesellidir inandığımız.