Sen büyüksün “küçüğüm”, tarife gücüm yetmez,
Altaylardan bugüne sürenlerin oğlusun.
Tarih, seni anarken saygıda kusur etmez,
Malazgirt’te başlayan törenlerin oğlusun.
Öyle görkemlisin ki, sevincinde, acında,
“Bin yıllar” ziynet olmuş, göz kırpıyor tacında,
Sonsuzluğa uzanan bir mızrağın ucunda
Söğüt’e bayrak diken yarenlerin oğlusun.
Ortaçağı tükettin ilminin nurlarında,
Karada yüzdü gemi, gecenin sırlarında,
Kefen edip bayrağı, İstanbul surlarında
Mübarek bedenine saranların oğlusun.
Akdeniz’de Barbaros, Mohaç’ta Süleyman’sın,
Viyana’da Mustafa, Kanije’de Hasan’sın,
Bağdat’ta Sultan Murat, Plevne’de Osman’sın,
Yedi iklimde esen boranların oğlusun.
Türk’e dost olmayanlar hep pişmandır sonunda,
Çünkü Kemal Paşa var, her neferin kanında,
Sahra topuna karşı Anafarta önünde
Göğsünü kalkan diye gerenlerin oğlusun.
İyi dinle “küçüğüm” balık kokunca baştan
Yenik çıktık sonunda çok büyük bir savaştan,
Ancak, kurtarmak için ülkeyi yeni baştan
Apaydınlık fikirler örenlerin oğlusun.
Kurtulsun diye yurdum haksız düştüğü yastan,
Bandırma Vapuru’yla başlar bu yüce destan.
Karşılamaya koşup Edirne’den Sivas’tan,
Paşa’yı güvertede görenlerin oğlusun.
Adana’da, Antep’te davul zurna vurulur,
Urfa Şanlı’dır artık, Maraş Kahraman olur,
Türk halkı Amasya’da gerçek bir önder bulur
“Ne dersin Paşam” diye soranların oğlusun.
Erzurum’da and içip: “Ölsek de dirilsek de,
Kurşunlara dizilsek, zincire vurulsak da,
Top, tüfek bulamasak, süngüye sarılsak da”
Dönmeme kararına varanların oğlusun.
Sivas’ta yemin tekrar: “Ya istiklâl ya ölüm!
Dumanım arşa çıksa, denize uçsa külüm,
Yurt kurtulana kadar, bitene kadar zulüm,
Savaşacağız.” diyen erenlerin oğlusun.
Bütün gözler bir anda Ankara’ya çevrildi,
Kendini büyük sanan birkaç kulak kıvrıldı,
İnönü’de ilk yumruk balyoz gibi savruldu,
O emsalsiz yumruğu vuranların oğlusun.
Bu cennet vatan için mermi yaktık tonlarca
Dağ gibi yiğitlerden şehit verdik binlerce
Sakarya kıpkırmızı aktı durdu günlerce
Ateşten çemberleri yaranların oğlusun.
Tarih, dönüp baktıkça Afyon’u kıskanacak,
İstiklâl meş’alemiz sonsuza dek yanacak,
Barış adlı güvercin omzumuza konacak,
Savaş denen defteri dürenlerin oğlusun.
Kurun artık sofrayı, ekmeği dörde bölün,
Bir büyük savaş bitti, gülün çocuklar gülün,
Yağız atlar üstünde, Dokuzunda Eylülün
Dalga dalga İzmir’e girenlerin oğlusun.
Yılmaz’ım güvenlidir, umutludur yarına,
Gıpta ile diyor ki tüm küçük dostlarına:
“Çepeçevre yurdumun bütün sınırlarına
Etten, kemikten duvar örenlerin oğlusun.”
Kayıt Tarihi : 10.4.2007 20:07:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
TÜM YORUMLAR (2)