Oturdum bir okul bahçesinde,
Bir Haziran sabahı;
Güneşli, sarımtırak ve sıcak…
Hafif bir sabah yeli,
Bir beste yemyeşil yaprakların dilinde;
Mazi…
Sahi,
Ne zaman bıraktım kısa pantolon giymeyi?
En son, ne zaman yedim horoz şekerini?
Oturdum bir okul bahçesinde,
Saat sabahın erken vakti…
Son geç kaldığım dersin adı neydi?
Hayat Bilgisi mi?
Yoksa…
Hayatın, kendisi mi?
Birazdan mı bitecek ders,
Yoksa henüz başlamadı mı?
Neden in cin top oynuyor,
Şen çocukların yerine?
Ve
Neden kimseden çıt çıkmıyor?
Bu mahşer yerinde…
Oturdum bir okul bahçesinde.
Öğrendiklerimi tekrar ediyorum, unutmamak için…
Adını anıp, gözlerini arıyorum.
Bu, nasıl çetin bir sınav Yâ Rabbe'l-Âlemîn?
Müfredat değişmiş,
Kurallar, kaideler değişmiş.
Bütünlemeye kalmış vuslatı, hasretin!
Bayrakları yarıya indirin,
İçimde matem var!
Oturdum bir okul bahçesinde,
Bir haziran sabahı,
Mevsim…
Sonbahar!
Gözümden akan sel, özlemin.
Dilimde intizar.
Kayıt Tarihi : 1.6.2024 12:08:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bugün 1 Haziran, “Dondurma Mevsimi” başladı… Kimseye söylenemeyen, kendimizden bile gizlediğimiz bir sırra vakıfız, dünden beri…Cehennem bu değilse nedir? Cennet gözlerinin hasreti ve dudağının izi kalan bir kahve fincanı! Senin olan seni bulurmuş, dikenli de olsa! Susss, duymasın kimseler. Kimseye söyleme.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!