sıfırın içine giren bir cadıyım ben
anlaşılmaz olan yalnızca,
sonranın ilk bilançosu
tek kişilik bandosuyum terkedişin!
sabır.
ve sabır bir coğrafya hocası gibi
terliklerini giymekte mat saadettin!
kışkırtan soylu ölümün
gitgide sıklaşan soluk alış verişlerinde
gizlenen
dünsüz bir sen
kimsenin sözünü edemediği
yılan!
serüvenin çocuk yokeden güzelliği
yakalamış seni o sokakta, bıçak çekmiş, üzerine yürümüş
titrek ateşler arasından,
kimi babaların infilak etmiştir ya oğulları
kimi yalnızlıklar boşunadır
kimi aşklar bitmesi için yaşanır
sen bunları hiç önemseme
git gülümse başkalarına
beni burkulmuş bırak
beni ısırılmış
beni emilmiş
beni intiharlardan çokca korkulan ideolojilerde bırak
biliyorsun
istanbul'un koynuna ancak şarapla girilir
benim koynuma titrek ateşler arasından,
üzerine yürünmüş
alkol kileri oğlanlardan bana ninniler getir
bana eş zamanlı kırılganlıklar, kırmızı alınganlıklar
cumhuriyet sonrası sepyalar getir
konuşan eşyalar getir bana
koku alan cisimler, takla atan hacimler
normali hiç anlatma bana
uzak dursun sistemin kalıcı terimleri
ben zamanın en tuhaf geometrik şekli olarak
bütün otellerinde sevişerek bu sonrasız kentin
bütün aynalarında tükürdüm kendi yüzüme
yüzümü ayna üzerinde boyadım
ki ben gittikten sonra kalsın orada
sahte suretim,
bu suskunlugun ortayerinde başlayan şarkılar gibi
hani o çok sevildiği halde, dinlenirken hep ağlanılan
nedensiz,
ben olanların en fuzuli yanıtı olarak
verildim bütün sorulara,
önemsemediniz
yani
bir ayrılık sonrası suçlamaları
iade edilen buz tutmuş armağanlar
iade edilen öpüşmeler, sevişmeler
çok özlediğin birinin ölümünü duymak gibi aniden
çekip giden bir sevgili
çekip giden bir düş
çekip giden bir sıfır
iççekişler, dışçekişler içinden
sana uzatılan uslu bir gül peşinden
koşarak giden sen
kimsenin sözünü edemediği
yılan!
serüvenin çocuk yokeden güzelliği
yakalamışken seni o sokakta, hafif dokunulmuş
biraz okşanmış
titrek ateşler arasından, koşarak giden sen
kimsenin sözünü edemediği
yılan!
serüvenin çocuk yokeden güzelliği
yakalamışken seni o sokaktai, hafif dokunulmuş
biraz okşanmış
titrek ateşler arasından, koşarak giden sen
kims...
Kayıt Tarihi : 4.8.2003 21:50:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
'kimi yalnızlıklar boşunadır
kimi aşklar bitmesi için yaşanır
sen bunları hiç önemseme
git gülümse başkalarına
beni burkulmuş bırak
beni ısırılmış
....
bana eş zamanlı kırılganlıklar, kırmızı alınganlıklar
cumhuriyet sonrası sepyalar getir
konuşan eşyalar getir bana
koku alan cisimler, takla atan hacimler
normali hiç anlatma bana
uzak dursun sistemin kalıcı terimleri
ben zamanın en tuhaf geometrik şekli olarak
bütün otellerinde sevişerek bu sonrasız kentin
....
biraz okşanmış
titrek ateşler arasından, koşarak giden sen
kims...'
ben yalnızca O'nun sozleriyle anlatabilirm anlatmak istediklerimi....
TÜM YORUMLAR (2)