Şehre indi, leş yiyen çakallar
İçimize girdi, kemirgen kurtlar
Son nefeste, yolda kalmışlar
Dört yanda, bekler akbabalar.
İstikbale engel, görünmez oldu ufuklar
Sisli ve puslu hava, çamur yağıyor yağmurlar
Zillet bürüyen yüzler, ilahlık taslayan heykeller
Sonunu düşünmeyen, beyinsiz mahlûklar.
Suretler Perdeli, feryat ediyor gölgeler
Gönüller şirk’e bulanmış, perdesiz domuzlar
Alınlarında çift boynuz, zahirde insan, şeytanlar
Yeryüzünde kibirle yürüyen, iki ayaklı maymunlar.
Nerede şimdi! Sezarlar, firavunlar, nemrutlar
Yasasına! Yasa katan âlim müsveddesi ruhbanlar
Yerin dibine giren, terazisi şaşan nice kavimler
Azgın, zalim, sapkın milletler krallar sultanlar.
Savaş tamtamcıları, fitne fesat borazancıları
İnsan kanı ile beslenen, güç odak yamyamları
Şeytana tapan, Deccal ve yecüc mecüc orduları
Hepinize yeter bir çığlık ve ansızın gelecek azap bulutları.
Ey sınırsız, yasasız yaşayan mahlûkat
Helak edilenler yolun üstünde bir hakikat
Adım adım geliyor işte ölüm ve kıyamet
Sen gününü gün etmeye hala devam et
Gün gelir anlasın!Kimmiş yaratan,Kimmiş gerçek Sultan.
Kayıt Tarihi : 19.5.2022 06:43:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!