Kimlik (yazı) Şiiri - Sevgili Özbek

Sevgili Özbek
140

ŞİİR


3

TAKİPÇİ

Kimlik (yazı)

“ 22 Temmuz genel seçimlerinde ana dilimle yaptığım kürtçe konuşmam nedeni ile “ başka dilde propaganda yaptığım gerekçesi ile ” Kars Sulh Ceza Mahkemesince 6 ay hapis cezası ile cezalandırıldım.
34 yıl önce annem beni bu kimliğimlekürt olarak doğurmuştu.Ve ben 34 yıl sonra bu kimliğin aidiyetimden, ana dilimden dolayı cezalandırılıyordum.” Evet, bu sözler ana diliğle konuştuğu için ceza alan Kars’lı bir arkadaşıma ait.

Konuya başlamadan önce, şunu demek isterim. Ben, olaylara, hayata, dünyaya kısaca her şeye evrensel bakıyorum. Var olan her türlü sorunlar, insanlığa zarar veren her şey, insanoğlu tarafından çıkarılmış ve yine, insanoğlu tarafından yapılmaya devam etmektedir. Çünkü insan evrensel olduğu için, yaptıkları veya yaşadıkları da evrenseldir. Topluma, ülkeye ve insanlığa zarar vermediği sürece, her fikri, her hakkı omuzlarımda taşıyabilirim.

Bir vatanın içerisinde yaşayan milletlerin, gelenekleri görenekleri ve dilleri varsa ulustur. Aksini hiç bir güç yok edemez. Devlet içerisinde ki yasalarıda insanlar oluşturmuştur. Hiç bir yasada, ana dili konuşma yasağı olamaz.

Kimlik ve dil konusuna değinmeye çalışacağım kendimce. Ne ilginçtir ki, bizlerde, buralarda kimlik ve dil sorunu yaşıyoruz. Şöyle, doğan çocuklarımız ilk okula başlayana kadar önceTürçe öğrenirler. Yaşadığımız yerlerin dillerini bizler bilmediğimiz için, ana dilimizi konuşmak zorundayız. Bundan doğal ne olabilir? Fransızca bilenlerimiz bile, bir arada, evde, dışarda, sokakta, kısaca her yerde Türkçe konuşuruz.

“Amarika’da doğmuş ve orda okumuş hekimlik mesleğinide orda edinmis bir doktor, hasta oluyor, çaresi bulunmayınca psikolojik teşhisi konuluyor ve bunuda anlamak için gece sayıklarken ne söylediğini bilmek gerekiyor ve bunu bilmek için ana vatanınan yolluyorlar, çünkü sayıklarken ana diliyle sayıklar insanlar”.

Avrupa da yaşayan genç vatandaşlarımız, iş ararken Türk olduklarını söyleyemiyorlar veya oturdukları mekânın adını demiyorlar. Eğer çok Türk varsa bilinir Türk oldukları. İşe alınmama veya aşağılanma söz konusu. Ve iş yerlerinde Türkçe konuşulması yasaklanıyor. Bizzat bunu kendim yaşadım. Benim ana dilimin yasaklanmasının bende yarattığı etkiyi anlatmak bile çok zor. Avrupalı insanlar, Türkleri geri kalmış, bir şey anlamayan olarak görürler ve her seferinde bunu vurgularlar. Almanya’da veya diyer Avrupa ülkelerinde ki ırkçılık olaylarını hepimiz biliyoruz.

Genel bir bakışla, dünyanın her yerinde ırkçılığı görmek mümkündür.Tarihte ve günümüzde, bir ulustan olan insanlar, diğer bir ulustan olan insanları küçümser. Kaynaklardan tutun, fıkralara kadar, bir çok kitapta örneklerini görmek ve okumak mümkündür. Bir Fransız bir Almanı aşağılar, Bir İngiliz bir Fransızı aşağılar v.s. Sanki bir gelenek gibi. Kendinden olmayan, kendi gibi konuşmayan bir ulusun insanını sevmemek, onu dili veya renginden dolayı uzaklaştırmaktan öte, sanki bir marifetmiş gibi küçümsemeye çalışırlar. Bütün bunlar olabilir, ama hiç bir güç, hiç bir baskı ana dilini ortadan kaldıramaz. Konulan yasaklar sadece, korku, nefret ve kin yaratır.
İnsan oğluna ait olan bu gerici tavırlar, ulusal sorunlara yansır. Bir kaç kişinin bu feodal davranışı, kişilerde paranoya ve kompleks yarattığı gibi, bir çok zararlı sorunlarıda ortaya çıkarır, ve böylece ülke genelinde büyür. Dünyanın her yerinde bu böyledir ve böyle gidiyor. Yeni yeni gelişmekte olan Türkiye’miz gibi ülkelerde ise bu durum, daha çok olduğu gibi, ulusculuk adına, her şeyi artık siyasete dönüştürüyorlar. Sanırım bu karşılıklı gelişmekte. Şu bir gerçektir; bir milletin dili, geleneği, göreneği varsa o millet ulustur. Yapılan tüm geri kalmışlık ve olaylar bir ulusun varlığını yok edemez, ama yapılan ayırımcılık, yaşadıkları ülkenin kalkınmasına ve milletine sonsuz zarar verir. Dünyanın bir çok yerinde farklı uluslardan milletler birlikte yaşamaktadırlar. Avrupa’da tüm ırkçılığa rağmen, yasal olarak her ulusun bir arada toplanabilecekleri dernekleri vardır. Ve tüm konferanslar, tüm toplantılar ana dillerinde yapılmaktadır. Ve hatta diyer uluslardan insanların, kültürel içerikli activiteleri için devlet para bile ödemektedir. Durum böyle olunca yapılan ırkçı saldırılar, aşırı boyutlara ulaşmıyor. Bir kaç akılsızın işidir deniliyor.
Farklı uluslardan olmak birlikte yaşamayı engellemez. Bilakis bir ülkenin zenginliğidir. Kişisel paranoya durumlardan sakınmak ve kişiler tarafından yapılan bu hasta durumları tüm millete veya ülkeye mal etmemek gerekir. Hele ki Türkiye’miz gibi, bağımsızlığında birlikte savaşmış, şehitler vermiş, ve hâlâ, bu gün oğullarımız aynı serhat kışlalarında askerlik yapıyorlarsa, kızlarımız aynı çatı altında okula gidebiliyorlarsa, bunları görmek ve böyle değerlendirmek gerekir. Yoksa feodalizmin kırıntılarında yaptıklarıyla, onların seviyelerine inmek çok kolaydır.

Fakat, tekrar ediyorum, kişisel paranoya durumlar ırkçılığıda ortaya çıkarıyor. Bu durum hem milletimize, hem beraberliğimize hemde ülkemize zarar veriyor. Aydın insanların ortaya atılan fikirlerinden, ülke içerisinde var olan sorunları dile getirmelerinden, onlara verilen ceza veya, bu aydın insanların susturulması yerine, düşünmek ve değerlendirmek ve yine düşünmek derim. Çünkü, bu aydın insanlar canlı bir kaynaktır millet ve vatanımız için, bu insanlarımız, var olan gerçekleri sunmaya çalışıyorlar, bazan yanlış, bazan doğru. Önemli olan atılan fikirleri tartışıp, doğru noktaları tespit etmektir. Ve yine milletimizin böylesi durumlarda dikkat etmeleri gerekir. Yani en gelişmiş ülkelerde bile, hatta ileri ki dönemlerde bile ırkçılık yaşanacaktır.
Yazımı yine evrensel bir bakışımla bitirmek istiyorum; ırkçılık sadece insanlara özgü bir durum değildir. Dünyanın tüm yaratıklarında bu durum var, ve bu farklı farklı yaratıkların bile kendilerine özgü sesleri ve dilleri ve de geldikleri yerleri vardır. Kendilerinden olmayan yaratıkları yok etmek için, her yönü denerler, kendilerini korumak için saldırırlar.

Dünyaya tek yönden değil, bir çok yönden bakalım; pencerelerimiz yuvarlak değil, kare olmalı. Var olan gerçekleri ise yok etmek yerine, güzelliklerle değerlendirelim. Hepimize yetecek kadar yer var memleketimizde ve dünyada.

Yazımı bir Fransız fıkrasıyla bitirmek istiyorum. Bir fransız, fransız arkadaşına soruyor, “ bir Türk denize düşse ne olur? ” Arkadaşı, “ kirlilik olur” der. Arkadaşı devam eder, peki tüm Türkler denize dökülseler ne olur? Arkadaşı, “”temizlik olur” der. Evet, yorumu sizlere bırakıyorum.

Sevgili Özbek
Kayıt Tarihi : 11.4.2008 00:11:00
Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Şiiri Değerlendir
Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.
  • Ali Basol
    Ali Basol

    BURAYA UZUN UZUN YAZMAK İSTEMİYORUM SADECE DOĞRU SÖZE NE DENİR Kİ HEY DOST???? Onun için ben SUSU.......YORUM.
    Okuyabilen okusun bu suskunluğumun romanını...
    Hani bazen bir susuş bir kitaplık söz taşır derlerya!!!

    sevgiyle kalın esen kalın hep bahar kalın saygılar

    Cevap Yaz

TÜM YORUMLAR (1)

Sevgili Özbek