Kimlik Şiiri - Vedat Koparan

Vedat Koparan
683

ŞİİR


5

TAKİPÇİ

Kimlik

Ben hep bir çocuğum..

Nice kanamış nice kanatılmış nice karanlık vurgun mavilerden yoksun olsamda
Yirmi birinden bir gün almış her mevsimde bahar sevinçleriyle

Saçlar aklandığına bakmayın vurdu bu sevda kaşlarada
Bal rengi sıcaklığımış gözlerimin “kahvekaraları”
Derim ki; onlar hep dağların dorukları,uykusuzluğumda kentlerin sessiz uykuları

Onlar yılların; ellerde,yüzde yaşam çizgileri kaçınılmaz değişimde..

Hiç büyümedim büyümeye niyetimde yok

Hiç acı duymadım sevmem acı biberi, tatlısı olsun

Hiç çekmedim neden çekeyim ki ben bir deliyim

Ve bir işkence sahnesi yaşanan tarihin iz düşümünde
kıyım kıyım et iğdiş edilirken/ insan yok
Haydari kampı romanını oku yada okuma
Filistin askısını yaşayanlar,
kollar nasıl ardına dönerde, kalmaz güç düşer
Etine değerken elektrik bas bas bağırmalar
Baş savrulur beden atar kendini gerilimle
Tabanlar yarılır falaka tuz basımı acılarıyla
Meydan dayağı cabası sımsıcak olur beden
Buz gibi tazyikli su sıkılır kışın ortasında
Başlarsın tirtir titremeye otuziki diş keman çalar
Ben yaptımcı amirim- polisim –komutan teslimiyet
Bütün faili meşhulleri yıkın bana kalmasın açıklar ortada..

Sürer gider böylece işkence “beyaz hapishanede” kan pıhtısı insanlığın yüz karası..

Sanki ince oya
“Dayak cennetten çıkma”
“Osmanlı işi “ailede başlar
Ya okulda yurtlarda çekilen kulağa ne demeli
Birde tırnak batırması yok mu, hele kış/la/da
Olursun şamar oğlanı,alık ederler büyümeden adamı

Bu çelik böyle sertleşecek kaç sudan daha geçecek..

Dokumayın çocuk yüreğime
Kirletmeyin yaralamayın yeter be/diyemem,söyleyemem ki
Vururum başımı, başkaldıran dizelere..

Kimsesizlik nedir ki varlık içinde yoklukta
İkibuçuk yaşında anasız babasız kalmadım

Hiç açta kalmadım açlık grevi nedir ki bilmedim; açlığın grevide mi olurmuş sakın demeyin..

Dayatılırken,soyun! düşüncelerinden kim/liğin/den..
Kalmışsa tek direncin dört duvar arasında
Açlıkla ölüme meydan okumaksa onurun dik tutmak adına
Yatırırsın o güzelim bedenini ölümüne açlığa..

Nasıl birşeydir bilirmisiniz hey siz yaşamayanlar
An be an bir bedenin eriyişini çöküsünü sararmasını bilirmisiniz..
Gözlerin göçmesi renklerin silinip kayboluşu yüzlerin kireç gibi oluşu
Sarsak sancılı içinin çekilmesi denizlerin ceziri
Ölü –irin kokan nefesleri bilirmisiniz…hücre hücre ölmeyi..karton insanlar püf de yıkılacak..

Yaprak dalından ayrılması bile kolay değildir…

Gece çökende it gibi titrerken buz gibi odada ne osuruğun ne yorgan ısıtmaz
Büzülmüş iki kat bir halde midenin davul sesleriyle uyumak varken
Güneşsiz gök kubbe altında

Köprü altı –sokak çocuklarından biri olmadım
Hiç sokakta yatmadım kediler, itler gibi
Beyazıt yada her hangi bir meydanın geçit altında,
Semt pazar tahtaları üzerinde, yazın park otel hep çekilir ah birde kışlar olmasa
İstiklal caddesinde Atlas pastahanesinin mazgalından çıkan buharında..
Geçenler görmez ki benim gözlerimde bakar kördü..

Sevgisiz hiç büyümedim varlık içinde yokluk çekerken
Anne baba yüzünü hep gördüm birer resim karesi ayna görüntüsü

Nefreti duydum bunca açmazın içinde
Tüm bunları yaşadıkça-yaşatıldıkça
İnsanın insana kul köle olup sömürüldükçe..

Aşk nedir ki kahır zindanda bir deli olana ne derki, işte böyle yazdırır durur..

İnsanı gördüm yaşamı bir ekmek kabuğunun içine sokulmuşluğunda..

İhaneti gördüm yarı yolda bırakılırken emanet sevgilerde..
Çapsızlığın içinde çapını ararken yitirilmeyen kimliğimle

Kaybolmuş yitik bir denizdir geçen zaman
Hiçlik denizinde binlerce içi boş birer damla..

Her bir insan bir orman
Kaçar kendine yalnızlıklarında
Kaçarken kanatır kendini hele birde yapıcılığı unutursa..

Sevgili Yılmaz Güney duruşunu, bakışını,
“İkiside Cesurdu” filminin ölüm sahnesinde hareketleri hiç unutamam

Zamansız bir mevsim kaçağıdır bizde kahramanlar hep ölür/öldürülür..

Sevgiyi duydum tüm renklerde tüm dillerde
İnsan kaçtıkça çoklarda azalmalarında
Öncesiz ve sonrasız uçsuz bucaksız vede sonsuz evrende
Almasını ister bil ister bilme verdim peşinen..

Arsız sevgi..al sana mavi.İsyanım ateşim olur dağlarca yankılanır iner kentlere…

Yansın bedenim savrulsun küllerim isterse belli olmasın öldüğüm yer bile..

Vedat.K 22.12.2003 (09:37)

Vedat Koparan
Kayıt Tarihi : 25.3.2004 22:37:00
Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Şiiri Değerlendir
Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!

Vedat Koparan