biz kime benzeriz
biz bize benzeriz
kendimiz söyler
kendimiz dinleriz
biz nasıl bir milletiz
iki kişi bir araya gelsek
dünyayı fethederiz
biz kime benzeriz
kimseye değil
kendi şahsına münhasır
tanımsız bir milletiz..
biz kimi severiz
en çok kendimizi
sevgimiz bitimsiz
yeter ki aykırı düşmesin
bu sevgi çıkarımıza
hızla yükseliriz
muasır medeniyetler seviyesine
ah paçamıza dolaşan çamurlar olmasa..
Kayıt Tarihi : 2.5.2007 14:44:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
hükümet tasarrufta bulunur.. iyi ya da kötü.. iyisi bizedir, kötüsünden kendileri sorumludur.. biz n'aparız; seyrederiz.. hükümetin karşısında elbette muhalifleri vardır.. onları da biz seçip oraya koymuşuzdur.. onlar hükümetin tasarruflarıyla ilgili denetleme görevleri için vardır.. lakin bu görevlerini ihmal ederler.. muhalefet, hükümetin tasarruflarıyla ilgili gıkını çıkarmaz ama hükümete başka yönlerden amansızca, gayrı meşru, antidemokratik yollarla saldırır.. muhalif liderin maksadı belki de memleket menfaatleri değil, sadece kendi başkanlığının, dişiyle tırnağıyla kurduğu saltanatının muhafazasıdır.. bunun böyle olduğunu hepimiz biliriz.. ama elegüne karşı bunu söylemek bile yanlış olacağından kaprislerine katlanırız.. ne sabırlı insanlarız biz... bir genel başkanı ya da bir bürokratı değiştirmek ne mümkün.. ülke bir bürokrasi cennetidir.. bu yönüyle her bürokrat bir padişah, bir kraldır.. biz aciz tebalarıyız.. elden ne gelir.. susar, fırsatını kollarız; kimbilir belki birgün.. bizimkiler işbaşına gelirse bir makam da biz kaparız iyi kötü de kendi krallığımızı kurar, tadını çıkarırız üç günlük dünyada.. neden olmasın.. biz ne akıllı insanlarız.. memlekette seksen yıldır taşlar yerli yerine oturmamıştır bir türlü.. demokrasilerin olmazsa olmazı yasama yürütme yargı.. yani kuvvetler ayrılığı prensibi görünürde mevcuttur. ama hakikatte herşey içiçe geçmiştir.. mesela yargı bağımsızdır sözde ama bağımsız yargıçlar bir bürokratı işlediği suç karşısında yargılayamaz.. çünkü kurallar buna müsaade etmez.. memurin muhakemat kanunu hatırlayalım lütfen.. bir hademenin yargılanması için amirinden izin çıkması gerektiğini bilmeyen yoktur içimizde.. bu yüzden bir hademe bile bir küçük kraldır kendi yerinde ve sürdürür hükmünü elinden geldiğince... büyük bürokratlara zaten birşey diyemiyoruz.. onların ateşine bile biz sıradan insanlar yaklaşsa kavrulur gideriz, maazallah.. biz ne güzel bir sistem tarafından yönetilmekteyiz böyle.. kafamıza değnek yemeye alışmışızdır zaman içinde.. muhtıralar, ihtilaller, balans ayarları yapar devletimizin eli silahlı görevlileri.. aslında bunlar milletçe dayak yemek anlamına gelmektedir.. ne ki, içimizden birilerinin hep işine gelmektedir dayak yemek.. bu yüzden yarımız karşı çıksa da bu tür yetki aşan hareketlerine ordumnuzun bir kısmımız hep beklemektedir kafamıza inecek darbeleri.. iştiyakla hasretle.. demokrasi mi n'olur o zaman? canım, demokrasi bir müddet askıya alınsa n'olur.. yeter ki bizim saltanatımız kurulsun, ilelebet payidar olsun özel padişahlıklarımız.. biz ne çıkarcı insanlarız.. cumhuriyetin, demokrasinin bazı umdelerini kendi kafamıza göre yorumlarız hep.. ne gibi.. laiklik mesela... bir kesimimiz laikliği nedense israrla din düşmanlığı, başörtüsü karşıtlığı olarak algılarız.. bunun böyle olmadığını söylemeye kalkışan olursa meşhur tavır girer devreye: 'vurun kahpeye, söyletmen.. bunlar laiklik düşmanı, hatta Atatürk düşmanı' diye bağırır, sustururuz.. etiketçi, yaftacı milletiz vesselam.. kimimiz devletimizin kurucusu Atatürk'ü cehennemin dibine batırır.. çünkü bu bozuk düzeni kuran odur.. öyleyse önce kurucusunu cezalandırmak gerekir ki düzeni batırabilelim.. Atatürk'ün demokratik bir cumhuriyet kurucusu devlet başkanı olduğunu, sağlığında asla bu devlette din düşmanlığı yapılmadığını, aksine dine, dindarlara Peygambere övgü dolu sözleri ile bunları teşvik ettiği unutulmuş, unutturulmaya çalışılmaktadır nedense.. Ayrıca kendisinin bir osmanlı askeri olarak, osmanlının yetiştirdiği bir komutan olarak ve zamanın halifesi ve padişahı olan Vahdettin hanla ilişkileri hatırlanmaz bile nedense.. Sahi kaçımız biliyoruz Atatürkün camide bir imam olarakhutbe okuduğunu.. neyse ki Atatürkün balıkesir hutbesi hala var ve mevcuttur yazılı kayıtlarda.. neden bunlar saklanır gözlerden.. bunları hiç düşünmeyiz.. bir kısmımız ise aksine Atatürk'ü göklere çıkarmayı marifet biliriz.. Atatürk sağ olsa kendisini tanrılaştırmaya kalkışanları için ne düşünürdü acaba.. peki Kemalist geçinenlerin kendi temiz adını kendi çıkarlarına alet etmek ve muhaliflerini sindirmek susturmak için kullandıklarını görse ne yapardı dersiniz.. herşeyi kendi çıkarımıza alet etmeyi çok iyi becermekteyiz biz.. ülkemizdeki sun'i çekişmelerin kimlerin işine yaradığını, nasıl neden bu çatışmaları on-onbeş senede bir bize yaşattıklarını hiç mi hiç düşünmeyiz.. vakit kaybıdır bu bizim için.. zira aslolan oynanan piyeste başrolü kapmak değil midir.. gerisini nasıl olsa yönetmen ve süflörler halledecektir.. biz yeter ki işareti alır almaz işi gücü bırakıp iki elimiz kanda da olsa bu kutsal görevi yapmak, bize fısıldanan sözleri bağırmak için toplanalım meydanlara.. gerisi kolaydır.. elbet paylaşılacak pastadan bir pay da bize ayırırlar nasıl olsa.. fırsatçıyız biz ve fırsatlar hayatımızda sınırlı sayıda gelir kapımıza kaçırmayız biz..
VE KALEMİNİZE SAGLIK
...Kimiz Biz?
biz kime benzeriz
biz bize benzeriz
kendimiz söyler
kendimiz dinleriz
biz nasıl bir milletiz
iki kişi bir araya gelsek
dünyayı fethederiz
biz kime benzeriz
kimseye değil
kendi şahsına münhasır
tanımsız bir milletiz..
biz kimi severiz
en çok kendimizi
sevgimiz bitimsiz
yeter ki aykırı düşmesin
bu sevgi çıkarımıza
hızla yükseliriz
muasır medeniyetler seviyesine
ah paçamıza dolaşan çamurlar olmasa..
yüreğinize sağlık.
TÜM YORUMLAR (43)