Kim bilir belki de deli ya da şizofreni diyeceksin bana. Hiç görmediğim hiç tanımadığım sevgiliye yazdığım ilk mektubum. Tanımıyorum çünkü hayatımda hiç karşılaşmadım seninle. Ne adını ne soyadını ne doğum yerini ne de kaç yılında doğduğunu biliyorum. Ne yüzünün şeklini ne gözünün, saçının teninin rengini biliyorum. Sesinin tonunu dahi hayalimde yarattığım en büyüleyici en etkileyici ses olarak tahayyül ediyorum. Güzel misin çirkin misin bilmiyorum. Ama ben seni dünyanın en güzeli olarak gönlümün baş köşesine oturtuyorum. Kim karışır, kime ne?
Alışkanlıklarını bilmiyorum. Misal en sevdiğin müzik parçası hangisi bilmiyorum. Uğurlu rakamın kaç, en sevdiğin renk, en sevdiğin yemek hangisi bilmiyorum. En çok hangi yazarları okursun, en sevdiğin kitap en sevdiğin şiir hangisi bilmiyorum. Eğer yaşıyor olsaydın en çok hangi şehirde yaşamak isterdin onu da bilmiyorum.
Derdin var mı yok mu bilmiyorum. Umutlarını, hayattan beklentilerini bilmiyorum. Bir mesleğin, işin gücün var mı bilmiyorum. Karakterin hakkında dahi hiç bir bilgim yok. Bu mektubu yazdığım kişi yeryüzünde var oldu mu, hiç yaşadı mı bilmiyorum. Yaşamış olsaydı ırkı ne olurdu o konuda bile en ufak bir bilgim yok.
Seni ukala beynimin zeka lobundaki rahimde şekillendiriyorum. Bebeklik çocukluk ve gençlik dönemlerinde neler yaşamış olabileceğini aklımın ucundan dahi geçirmek istemiyorum. Yazmak isteseydim şayet bu sana yazdığım mektup bir roman haline dönüşecekti ki buna da benim kapasitem yetişmeyecekti. Kaldı ki yazabilseydim de sen değil benim beyin lobumda şekillendirdiğim bir hayal olurdun. Hoş hala da öylesin ya. Dediğim gibi seni beynimin zeka rahminde şekillendiriyorum. Bilmiyorum seni sevebilecek aşık olabilecek miyim.
Aşk, ne kutsal ne büyük anlam ifade ediyor günümüzde. Herkeste bir sevgi açlığı. Mesele aşık olmak mı yoksa sevmeyi biliyor olmak mı? Hangimiz aşık olmadık. Hangimiz sevgilimizin hayaliyle sabahlamadık? Zaman mı durmadı, ayaklarımız mı titremedi. Göğsümüzün sol yanı beynimize hiç mi galip gelmedi? Çektiğimiz hasretten burun kemiğimiz mi sızlamadı. Yada bu duyguları özleyip tekrar yaşamak istediğim için mi karalıyorum bu satırları bilmiyorum…
Nasıl biri olmalıydın? Özelliklerin, seni diğer insanlardan ayıran özelliklerin neler olmalı. Çok zeki ve entelektüel mi olmalısın? Düşünüyorum da böyle bir kadın insanın hayatını kolaylaştırdığı kadar bir o kadar da zorlaştırabilir. Çok mu duygusal olmalı? Bu kez de her an hatalara açık biri halini almaz mı? Aslında aradığımız hümanist değer ve yargılara sahip biraz entelektüel biraz esprili biraz kültürlü biri değil mi? Hele ki sahip olduğu özelliklerini zekasıyla harmanlayıp geleceğe yönelik adımlarda eşinin yanında yer alabilen bir kadının yanı her erkeğin ütopyasıdır diye düşünüyorum.
Bir eş düşünün, iyi ve kötü gününüzde, sağlığınızda ve hastalığınızda varlığınızda hatta yokluğunuzda dahi ruhuyla her daim yanınızda olan. Gözlerine baktıkça yüreğinizin mum gibi eridiğini hissettiren. Kanınızın sevgiden kaynadığını, kalbinizin sevgiyle yandığını bu coşkuyla çarptığını hissettiren. Hemen yanı başı yeryüzündeki cennetiniz olan, yokluğunda cehenneme dönüşen bir dünya.
Mutlulukla mutsuzluğu- umut ile hüznü – sahip olma duygusuyla kaybetme korkusunu bir anda yaşamak. Her an sevgiliyi kaybedeceğim korkusuyla onun üzerine titremek. Mutluluğu huzuru şefkati sevgiyi sevgilinin gözlerinde yakalayıp onun bakışlarında buz tutmuş kalbinizin damla damla eridiğini hissetmek.
Onun hayattaki ruh ikiziniz olduğuna inandıysanız, tutabiliyorsanız onun da yüreğinden, tutup bilinmeyen yarınlara dair umutlarınızı anlatıp onu da bu yolculuğa hayat arkadaşınız olmaya ikna edin…
Evet, biliyorum ne çok ne zor şeyler istiyorum. Böyle biri varsa zaten o gizli bir hazine ve ben o hazinenin peşinde bilinmeze sürüklenen bir maceraperesttim. Belki de bu yüzdendir ihanet denen en aşağılık silahla vurulmam. Çünkü sevdiğime güvenirim, kendim gibi bilirim. Bu nedenle ki bırak ihanet beklemeyi o sözün gölgesini dahi sevdiğime yakıştıramam…
Hani aşık olacağım kişi ruh ikizim olacaktı ya işte o yüzdendir hata yapmalarım. O yüzdendir yanından ayrılırken arkama bile bakmamam. Çünkü bilirim ki giderken ne bırakmışsam ardımda, döndüğümde bıraktığım gibi hatta biraz daha artar bulurum. Çünkü bilirim, görüşmediğimiz her an hasret ateşinde pişen sevgimizin daha da artacağını.
Böyle bir sevgiliye sahip olmak dedim ya dünyada sahip olabileceğiniz en büyük hazine. Ve ben bu dünya hayatında ayakta kalmaya çalışan bir maceraperest.
Herkesin bir bakışında gözlerinde eriyebileceği sevgiliye sahip olması duasıyla…
©
20-06-2021
Kayıt Tarihi : 21.6.2021 00:18:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!