Boşluğun ortasında savrulan gül yaprakları gibi çürümeye yüz tutmuş duygularım. Deniz ve rüzgar susmuş, gözlerim ise ağlamayı unutmuş. Hüzünlü bir çocuk gibi ruhum soyunmuş gönül mahkemesinde yargılanıyor.
Yıkıntılar onarılmıyor. Menekşe mavisi gökyüzüne rağmen ruhum parçalı bulutlu. Kopacak fırtınanın kara bulutlarını bekliyor gibi. İçimde keskin bir kaygı taşıyorum.
Akşamın öksüzlüğünde keşfedilmemiş bir ülkenin yolcusuyuz. Duyduğumuz melodideki ezgi hüznün son notaları sanki.
Umutsuz bir gezgin, yurtsuz bir yolcu gibi akşamın öksüzlüğünü yaşıyoruz. Yokluğun caddelerinde gezinirken sokak itleri gibi tepilmekten yaralanmış, duygularla savruluyoruz. Ayaz gecelerin buzlarında yoğurmaya çalıştığımız duygularımızı.
Kara gözlüm bu ayrılık yetişir,
İki gözüm pınar oldu gel gayrı.
Elim değse akan sular tutuşur
İçim dışım yanar oldu gel gayrı.
Ayların sırtında yıllar taşındı,
Devamını Oku
İki gözüm pınar oldu gel gayrı.
Elim değse akan sular tutuşur
İçim dışım yanar oldu gel gayrı.
Ayların sırtında yıllar taşındı,