Özcan Nazik, siyasilerin tartıştıkları seçim proğramını izliyordu. Zart Parti başkanı kelaynak neslinin hızla tükendiğini ve kelaynakların mutlaka korunma altına alınması gerektiğini savunuyordu. Partisinin bu konudaki çok kapsamlı ve geniş projesini en kısa zamanda basın bildirisiyle kamuoyuna açıklayacaktı.
Curcuna Parti başkanı ise şimdiye kadar kelaynaklara yeterince kaynak ayrılmış olduğunu ve bunların Türkiye’de yeterince bulunduğunu savunuyordu. Curcuna’cıya göre kelaynakların değil gri merkeplerin her geçen gün sayısı azalmaktaydı. Sadece ülkemizde yaşayan gri merkeplerin ekolojik dengedeki önemi bilim adamlarınca keşfedilmiş olduğundan dolayı uluslararası bir çapta gri merkep kaçakcılığı başlamıştı. Yurt dışına kaçırılan gri merkepler başka ülkelerin hava şartlarına uyum sağlayamadıklarından çoğalmak şöyle dursun, gurbet ellerde telef oluyorlardı. Türkiye’de gri merkep çiftlikleri kurulup bu çiftlikler devlet tarafindan her yönüyle desteklenmeliydi. Özel yetiştirilmiş gri merkepler devlet aracılığı ile sağlıklı koşullarda ihraç edilmeliydi. Bu sayede hem ekolojik dengeye katkı sağlanmış olacaktı hem de ülke ekonomisi canlanacaktı. Özcan, tartışmaya kendini o kadar kaptırmıştı ki, eşinin yanına kadar gelip kendini çağırdığını zor duymuştu.
- Özcan! Kapı çalınıyor!
- Ayla sen bakiver, ben merkeplere bakıyorum!
ellerini bir tutsam ölsem
böyle uzak uzak seslenmese
ben bir şehre geldiğim vakit
o başka bir şehre gitmese
otelleri bomboş bulmasam
Bu şiir ile ilgili 0 tane yorum bulunmakta