Kim ne derse desin
bu türküler, nefesim
nefesimiz bizim
Bir can taşıyoruz
Bir can
sonsuza giden en hızlı yolda
kayalıklardan, uçurumlardan
sessiz bir şelale akarken
Türküler! ..
Efsane olacaklar
rüzgar gibi esen
şimşek gibi çakan
gölge gibi kaybolan zamanda
Şiir şiir
satırlarda algılanıyor vatan
yaşadığımız topraklar,
tırmık tırmık kazıdığımız,
adım adım yürüdüğümüz
ekip biçtiğimiz,
ıslandığımız
koklaştığımız tarlalar
meralar, ormanlar, kışlalar...
Gök yüzü sımsıcak
alev alev yanıyor
Mevsim yaz
topaç gibi dönüyor dünya
çise çise yağan
sesli, sessiz ne varsa
Bir hamle daha...
mevsim sonbahar
hüzünlenecek yapraklar
her biri dalından tek tek düşecekler toprağa
yağmuru rüzgarı ve sessizliği okşayarak
Üstüne,
son bahar yağmurları yağacak
ölü bir bahar,
Son bahar yaşanacak
Nicelerini alıp götürdüğü...
ne canları, ne sesleri ne düşünceleri acımasızca...
Bizler de bu hayatın parçasıyız
yalçın kayalıklardan sessizce akan
çağlayanlarız, alabalıklarız kayalıklara zıplayan
Sonumuz? ..
odun, kömür derdi de kalmadı
soğuklarda sıcaklarda
derin donduruculara kilitleniyor çocuklar
Döndükçe dünya,
eylül, ekim, kasımdan sonra
kış mevsimi yaşanacak
caddeler sokaklar sessiz
yeni umutlar aranacak beyazların örttüğü
neşe, mutluluk umudu...
aç, yoksul, hasta insanlar varken aramızda
Zenginler nefes tüketecek
geniş, loş ışıklı salonlarda
dans, oyun, düğün,
kumar, içki, ibadet
her ne varsa...
çapak çapak gözler yoruluncaya kadar
Yeni bir güne yolculuklar
Yeni bir güne, geziye, eğlencelere
tatile, bir günlüğüne
durgun suların ışığı yansıyan yerlerine
Tebessüm ciddiyeti ile sıyrılan
yalancı bakışlar saracak yüzünü
acımasız, bencil, gururlu
Kış mevsimi,
sokaklarda
beyaz örtünün sıcaklığı
yoksulun tandır ekmeği tütüyor burnuma
avuçlarımda insanı sıcaklıklar var
Yüreğim hopluyor yerinden
Yeşilin her tonu
Şekil veriyor yaprağa
renk veriyor ıslanan toprağa,
Hızlı bir dönüşümü dünyanın
arıların,kelebeklerin
böceklerin, karıncaların
ormanda ayıların,
çakalların ses getirdiği...
Havalanmalı toprak, nefes almalı,
tohum çimlenmeli,
kır çiçekleri açmalı kokmalı
koklanmalı renk renk
Uçurtmalar uçmalı yükseklere
çok yükseklere
rüzgara meydan okumalı
yol almalı enginlere
Uçurtmalar,özgür uçurtmalar
kol kanat olmalı özgürlüğe
İlk tomurcuklarını veriyor erikler,
ekşimsi nahoş
yaşamın tadı
Hayatın tadı bu.,
ekşi, nahoş, acı,tatlı
hepsi de hoş
hepsi de hoş bu tatlar
Kim ne derse desin.,
bu türküler nefesim, nefesimiz bizim
soluduğumuz, solunduğumuz
bir can taşıyoruz, bir can
yüreğimizde parçalanan
yaşamak., sonsuzluğa giden en hızlı yolda
Çocukluğum, mevsim şeridi gibi...
renk renk sınıfımı süslüyor,
karşımda aynalar
Hafızam, zekam, belleğim, ereğim, düşüncelerim
aynalar,
aynalar karşımda
beni, bana gösteriyorlar ve geleceğimi
nefesimi tutuyorlar an an
Kulağım, gözüm, burnum,dilim
Ne iyi yaratmış yaratan,
düşüncelerimin önünü açan
Mevsim İlkbahar,
Çiçek kokar ağaçlar
Mevsim şeridi renk renk
karşımda aynalar
olgunlaşıyor zaman,
düşüncelerime odaklanan, umutlarıma
Kuruyor yapraklar
sararıyor yeniden,
Yine sonbahar...
Bilmem kaç kez döneceğiz ?
yaprak yaprak çoğalarak
döneceğiz her zaman başımız dönünceye kadar
ölünceye kadar...
Kim ne derse desin
hayat değer de yaşamaya
tat alarak, zevk alarak
başı dik, gönlü eğik, cesur ve yürekli yaşamak...
Masallarda, anılarda yaşamak güzel şey be...
Herkes kendi hayatını yaşar
para pul olmuş
kazanan kazanıyor
şans bu
kazanamayan da var,
yoksulluk diz boyu
genlerimize işleyen miskinlikten
tembellikten kurtulmamız gerek
almalıyız özünden,gerçekleri
farklılığımız olmalı
ürerken çoğalırken
Nesil nesil aydınlığa,insanlığa,
köpük köpük akan bir ırmak
insanca çoğalan gölet
Denize uzanan akarsu
ve okyanuslara varan düşünceler! ...
İz bırakmalıyız sonsuzluğa TİTANİK GEMİSİ gibi
Kim ne derse desin,
insan olmalıyız
İnsan olmalıyız! ...
Kayıt Tarihi : 18.12.2009 12:10:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!