Kaç bahar önceydi kınalı yapıncaklarla
Varıp çalmıştım kapısını evinizin
Bir asabi baban vardı,
Elinden şarap şişesi düşmez
Gel buyur bile demezdi içeri
Gel şöyle iki kadeh atalım seninle
Diyecek cesareti yoktu henüz
Düşman bir akşam üstü
Yer İstanbul şehreküstü
Bir mektup geldi uzaklardan
Okudum ayak üstü
Dediler o kız ayrıldı buradan
Uzaklara alıp götürmüşler onu benden
Galiba biraz tedirgin olmuşlar halimden
Parkalı kirli sakallı
Esrarengiz bir adammışım ben
Oysa ben böylesine sevecen
Böylesine şair ruhluyken
Ve sen,
Ölesiye sevdiğini
Ölesiye haykırırken
Kim infaz eder ulan benim aşkımı
Balık yemi gibi takarım
Sizi oltama
Uçan atlara binip gelirim kapınıza
Bu kez kınalı yapıncaklarla gelmem elbet
takarım belime silahları
Dev adımlarla yürürken sokakları
Şaşarım kim çıkacak karşıma
Çağırsanız da dağdan tüm çakalları
Tatlı dilinizle deliğinden
çıkartsanız da yılanları
Hatta davet etseniz tüm ayıları
Sesimi duyan var mı?
diye sayarsınız yıldızları
Yani sen şimdi gelicen
sevdiğim kızı
Benden alıp götürücen
Bende topal bir köpek gibi
Arkanızdan havlıcam öylemi
Kim infaz eder ulan benim aşkımı
Bilmez misiniz benim pire için
Yorganı yaktığımı
Vallahi kaptığım gibi silahımı
Sülaleni balık yemi gibi takarım
Oltamın ucuna
Doksan dokuzlu tespih gibi dizerim
Alimallah adamı,
teneşirlerin üstüne
Ne yaz geldiği belli
olur evinize nede kış
Senin ikamet ettiğin mahleyi değil
Kenti üstüne yıkar geçerim
Kayıt Tarihi : 29.4.2006 09:28:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!