ey saltanatın soysuzları
hangi Tanrı’dan kaldı size bu miras
bunca özgürlüğü siz mi yarattınız
kuş tüyü minder gibi
yerleştirip kokuşmuş kıçlarınızı
boydan boya üstüne ülkemin
karış karış bölüşüp
Kalplerinde aşk işaretiyle doğar kimileri... Yeryüzüne gönül indiremez onlar... Hayatı ve insanları anlarlar,hayata ve insanlara merhamet duyarlar,ama hayatın ve onun içindeki insanların yaşadıkları gibi yaşamazlar.
Aşk işareti ile doğanlar yaşarken dünyaya talip olmazlar...Bilirler ki ne isteseler,neyi ansalar,ne kazansalar aşkın dışında hiçbir şey avutmaz onları,teselli etmez...Gönüllü sürgündür onlar...Gizliden gizliye hissederler bunu...Sonsuz bir ışıktan kopup gelmişlerdir geldikleri yere...Kopup geldikleri ışığa inançları ne kadar büyükse,içlerinde ki acı da o kadar derindir...Bu acı hatırlatır onlara kopup geldikleri yeri...Bu acı hatırlatır onlara kim olduklarını ve niye varolduklarını...
Kalplerinde aşk işaretiyle doğsa da bazı günler yorulur insan karşılıksız sevgilerinden...Yorulur kendisini anlatamamaktan...Sevgilim der,sevgilim der,ama,sevgilim dediği yanında değildir,bilir...Bazı günler insan soluksuz kalır,içindeki sevgili olmasa bile karşısındakine deliler gibi sarılır...O olmadığını bile bile sonsuz bir umutsuzlukla sarılır...İnsan soluksuz kalmaya görsün,sevgili diye bütün yanlışlarına,bütün kaçışlarına,kendine yaptığı ihanetlere sarılır...İnsan bir kere içindeki aşktan umudunu kesmeye görsün,her şey olmak,her yere yetişmek için bu hayat düşer...Her şey olduğunu,her yere yetiştiğini sandığı anda,ortada kendisi yoktur artık...Kaybolmuşluğa çok yakındır...Kopup geldiği ışığa inancı azalmıştır...Daha az acı çekiyordur artık...Ama daha mutsuzdur eskisinden....Daha mutsuzdur,o ışığı acı çekerek özlediği günlerden...
Soluksuz kaldığım kendime bile sakladığım günlerden bir gündü...Kaybolmuşluğa yakındım...İçimdeki acı hızla eksiliyordu...Işık soluyordu,soluyordu tıpkı sesim gibi...Soluyordu içimdeki aşk işareti gibi...Öylesine kaybolmuştum ki bulamıyordum artık içimde neyi yitirdiğimi,neyi kirlettiğimi...Öyle uzaklaşmıştım ki kendimden,kendimi bulmak için birine ihtiyacım vardı...
Onunla nerede ve nasıl tanıştığımız önemli değil....Gerçekten değil...Kaybolmuş insanlar birbirini çabuk buluyor....Umutsuzluk umutsuzluğu çağırıyor...
Konuşmaya susamıştık...Sanki ikimizde dilini,kültürünü bilmediğimiz uzak ülkelerden henüz dönmüş gibiydik bu ülkeye...Oysa böyle bir şey yoktu...Hep buradaydık...Hep o ışığımızdan kaybolduğumuz yerde...O ışığı orada bırakıp bu dünyaya,bu hayata gönül indirdiğimiz,her şey ve her yerde olduğumuzu sandığımız yerde...Hep o soluksuz kaldığımız yerde...Daha vakit var,o ışığa sonra dönerim, dediğimiz bu yerdeydik ikimizde...
Devamını Oku
Aşk işareti ile doğanlar yaşarken dünyaya talip olmazlar...Bilirler ki ne isteseler,neyi ansalar,ne kazansalar aşkın dışında hiçbir şey avutmaz onları,teselli etmez...Gönüllü sürgündür onlar...Gizliden gizliye hissederler bunu...Sonsuz bir ışıktan kopup gelmişlerdir geldikleri yere...Kopup geldikleri ışığa inançları ne kadar büyükse,içlerinde ki acı da o kadar derindir...Bu acı hatırlatır onlara kopup geldikleri yeri...Bu acı hatırlatır onlara kim olduklarını ve niye varolduklarını...
Kalplerinde aşk işaretiyle doğsa da bazı günler yorulur insan karşılıksız sevgilerinden...Yorulur kendisini anlatamamaktan...Sevgilim der,sevgilim der,ama,sevgilim dediği yanında değildir,bilir...Bazı günler insan soluksuz kalır,içindeki sevgili olmasa bile karşısındakine deliler gibi sarılır...O olmadığını bile bile sonsuz bir umutsuzlukla sarılır...İnsan soluksuz kalmaya görsün,sevgili diye bütün yanlışlarına,bütün kaçışlarına,kendine yaptığı ihanetlere sarılır...İnsan bir kere içindeki aşktan umudunu kesmeye görsün,her şey olmak,her yere yetişmek için bu hayat düşer...Her şey olduğunu,her yere yetiştiğini sandığı anda,ortada kendisi yoktur artık...Kaybolmuşluğa çok yakındır...Kopup geldiği ışığa inancı azalmıştır...Daha az acı çekiyordur artık...Ama daha mutsuzdur eskisinden....Daha mutsuzdur,o ışığı acı çekerek özlediği günlerden...
Soluksuz kaldığım kendime bile sakladığım günlerden bir gündü...Kaybolmuşluğa yakındım...İçimdeki acı hızla eksiliyordu...Işık soluyordu,soluyordu tıpkı sesim gibi...Soluyordu içimdeki aşk işareti gibi...Öylesine kaybolmuştum ki bulamıyordum artık içimde neyi yitirdiğimi,neyi kirlettiğimi...Öyle uzaklaşmıştım ki kendimden,kendimi bulmak için birine ihtiyacım vardı...
Onunla nerede ve nasıl tanıştığımız önemli değil....Gerçekten değil...Kaybolmuş insanlar birbirini çabuk buluyor....Umutsuzluk umutsuzluğu çağırıyor...
Konuşmaya susamıştık...Sanki ikimizde dilini,kültürünü bilmediğimiz uzak ülkelerden henüz dönmüş gibiydik bu ülkeye...Oysa böyle bir şey yoktu...Hep buradaydık...Hep o ışığımızdan kaybolduğumuz yerde...O ışığı orada bırakıp bu dünyaya,bu hayata gönül indirdiğimiz,her şey ve her yerde olduğumuzu sandığımız yerde...Hep o soluksuz kaldığımız yerde...Daha vakit var,o ışığa sonra dönerim, dediğimiz bu yerdeydik ikimizde...
buyurun beyler
meydan sizin
unutmayın
şafak vakti gelir aşk
yeterse gücünüz eğer
gelin istila edin...
güzel yüreğinden öperim arkadaşımı
sübjektifliği eleştireyim derken sübjektif olunması elbet doğaldır
bunu en aza indirebilmek ise en güzel olandır.
şiiri eleştirirken gerçeği ters yüz etmek alabildiğine sübjektivizme düşmektir.
öfkenin dozu yerinde sevgi ona keza
hep çağlayan bir pınar özgürlüğün şafak sesi
sen ki bilirim can Maralım
vurgun düşünü sevgiyle harmanlayansın
binlerce şiir yazan gelse karşıma sen farklısın
her kim satılmışsa, satmışsa vatanı
ondandır yıkılması sultanların,saltanatları..
şafaklar bizimdir sesindeyim her daima vurgunum
eleştirel sosyal gerçekçi dizeler
candan tebrikler dik kalemine
hep böyle çağlayasın can dostum sevgiyle
bir ege türküsü geldi aklıma.
Kerimoğlu
Haydaman da haydaman
Kerimoğlunun sandalı da sandalı
Vurulmuş da kanıyor
Kerimoğlunun heryanı da heryanı
Haydülen de haydülen
Şu dağlarda geyik kalmadı
Oynülen de kör arabım sen oyna
Senden başka yiğit kalmadı
sevgiler...
giriş ve ardından gelen dizeler güzel ama sonuç bu mu olmalıydı diye düşündüm....Ve diyorum ki sonuç bölümü başlıbaşına bir şiir zaten
şafak vakti gelir aşk
bunu bilemediniz
buyurun beyler
meydan sizin
unutmayın
şafak vakti gelir aşk
yeterse gücünüz eğer
gelin istila edin...
tebrikler sn Vurgun..
henüz hiçbir aşkı istila edecek -beyler- oluşmadı sevgili meral. oluşmayacak da
kalemi ve yüreği cesur kadın...
sesini aldım..... sevgilerimle
şafak vakti gelir aşk
yeterse gücünüz eğer
gelin istila edin...
Özgür ruh...Yüreği güzel kadın.
İçimden gelenler..gecenin bu vaktinde.
Yüreğim ve ruhum sizinle..
Sevgiyle kalın.
finalde kaldım
buyurmazlar
boyundura vururlar ablacım
sevgiler
buyurun beyler
meydan sizin
unutmayın
şafak vakti gelir aşk
yeterse gücünüz eğer
gelin istila edin...
Meral hanım:Şiirin finali çok şahane ve bana göre verilmek istenen tema karşısında yukarısı detay kalmış.Anlatılmak istediğinizi yukarıda anlatmış,işlemek istediğinizi aşağıda işlemişsiniz.Çok mükemmeldi.saygı ve muhabbetlerimle...
Ey oligarşi
Söyle bana ciğerin kaç para eder senin...
Sen koymadın mı
Güçlü olduğun kadar haklı olmanın kurallarını...
Ama gücün yetmeyecek istila etmeye aşkla öreslenmiş yüreklerimizi.
Haydi meydan senin. Üzerimize gel yüreğin yettiğince...
Selam olsun güzel yüreğinize sevgili dost
Tebrikler...
Asla edemezler...Kutlarım. Selam ve Sevgilerimle
Bu şiir ile ilgili 11 tane yorum bulunmakta