Kim demiş, öldüğümü,
ya da öleceğimi!
Sesim, soluğum
kötüler korkusu.
İnsanlığa şah damarından
perçin olmuşum;
Bir ömür, öfkeyle
sayfalar dolusu,
Kaskatı yüreklerin
alnına konuşmuşum.
Kim demiş öldüğümü,
ya da öleceğimi!
Ben, ölsem de
çiçeklerin tozunda yaşarım;
Her yıl
yeniden doğan baharda,
Akkuzunun uzayan tüyünde;
Mor kuzunun
gözünde yaşarım.
Yel okşamalarında,
-dağ başlarında-
Bir arının kanadında,
Altın damla balında yaşarım.
Sen sanır mısın,
Ekmek sadece ekmektir! ?
Ekmek, “Fikir Buğdayı”nın
beyinlerle yoğurulmuş unu;
Su, öldü sanılanı
tekrar insana içirecek kadar esnektir.
Kim demiş öldüğümü,
ya da öleceğimi!
Ben, bu dağların doruğunda,
Bağların ışkınında, koruğunda,
Ülkemin
buğdayında, ununda,
ekmeğinde, suyunda yaşarım.
Gaziantep 13 Mayıs 1993
Mehmet KaraKayıt Tarihi : 27.10.2004 00:43:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!