Durmadan maval okur, sazıyla sapık dinli!
Şaşırtır bilmezleri, kim alevi kim Sünni?
ehl-i beytten dem vurur, yönü dönmüş şeytana!
Güldürüyor, kendine, şuurlu ins’i cin’i!
Ali ehl-i sünnetti, tam sadıktı resul’e!
Menfi tavır almadı, hadisteki usule!
Ebu Bekir ve Ömer, nasıl sadıksa hakka,
Osmanla Ali öyle, merbut idi asıl’a!
Hasan ile Hüseyin, ayni yolda oldular,
Yapıp Farzı sünneti, hiç sapmadan öldüler!
Ehl-i beytte ayniydi, nurlu izden sapmadı.
Sünnilerin kalbinde, birer sultan oldular!
İbn-i sebe yolunu, hortlatan ali değil!
O yola yolcu olan, hasan Hüseyin değil.
Cafer-i kummi kurdu, kum şehrinde bu tarzı,
Ehl-i beytten değil o,belki Müslüman değil!
Biz yolcuyuz hak yolda, ehl-i beytle yan yana!
Bütün veli mürşitler, rehber olmuşlar bana!
Etle tırnak gibiyiz, mümkün değil ayrılmak,
Hep beraber gideriz, resulle yaratana!
ibn-i mülcem aliyi, cami yolunda vurdu!
Ali şehit olmadan, son kez namaza durdu.
Öfkelenip geçmedi, ne camiden ne dinden,
Son nefeste durmadan, dili kur’an okurdu.
Kerbelada Hüseyin, terk etmedi salâtı!
Dili kur’an okurken, kana döndü hilat’i.
Ne darıldı ne küstü, kadim olan sünnete,
Silmedi lügatinden, dinden bir hakikati!
Hasan terkmi etmişti, ibadeti taati?
Asla taviz vermedi, tükenmeden takati.
Hali dili teslimdi, daim farza sünnete,
Hayatına sokmadı zerre miktar bidat’i
Ehl-i beyt ehlullahtı, hem ulema hem veli!
Dilinde yüce kur’an, sünnete ayna hali.
Ehl-i sünnet olanla, yok arada ihtilaf,
Birbirine duacı, ağızlarda bil dili!
Biz bu yola salikiz, yok ayrımız gayrımız!
Rıza hedef ve gaye, hep oraya seyrimiz.
Olmasa münafıklar, yok arada tefrika,
Onlardır parazitler, onlar haktan ayrımız!
Samimiyet haldedir, yaşanırsa hakikat!
Varsa halde noksanın, al kitaptan öze kat!
Lafla arif olunmaz, hal nakzeder sözünü!
Ne dediysem şiirde, baştan sona tahkikat!
Biz hakiki alici, aynı yolun yolcusu,
Sizinki olur neci, perilerin falcısı?
Alevi bize derler, hemde ehl-i sünnetiz!
Haydi, başka kapıya, fareler kavalcısı!
Faş oldu istismarın, açtı insler gözünü!
Bilir yalnız hezeyan, halkım senin sözünü!
Boğar seni yalanlar, fazla dalma içine!
Güneş gibi hakikat, kör etmezse gözünü!
Lanet vardır fitneyi, uyandırıp yayana!
Cerbezeyle, yanlışı, hak yerine koyana.
Bu münafık oyunu, ibn-i sebeden beri,
Alide çarnaçardı, bu herzeyi yiyene!
Uyanın Müslümanlar, düşmeyin tuzaklara!
Hakikat kurandadır, gitmeyin uzaklara!
Fitneciler lanetlik, yüz vermeyin lâin’e!
Gidiyorlar gayyaya, binmişler kızaklara!
Kayıt Tarihi : 1.4.2007 20:29:00
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
![Cihat Şahin](https://www.antoloji.com/i/siir/2007/04/01/kim-alevi-kim-sunni.jpg)
O yola yolcu olan, hasan Hüseyin değil.
Cafer-i kummi kurdu, kum şehrinde bu tarzı,
Ehl-i beytten değil o,belki Müslüman değil!
Ulan bölücü it, madem bilmiyorsun, biraz oku. Kafan almıyor mu? Sen kimsin de İmam Cafer-i Sadıka Müslüman değil diyorsun? İmam Hanifi'nin Hocası be salak. Sen özellikle toplumıu bir birine düşürmek isteyen fitne fesat birisin. Sen ülkenin temeline dinamit koyan Cumhuriyet Düşmanlarından farkın yok.
TÜM YORUMLAR (1)