Senin isminle başlayıp yine isminle bitiyorsa her şey
Ve nedensiz sana bu şiiri yazıyorsam
Şafakta ansızın karanlık geceleri yakıyorsam
Ve yaktığım geceleri sana adıyorsam
Bütün ırmaklarım sana doğru akıyorsa
Ve ben sana dair hayaller kuruyorsam
Kehribar dökülmüş yüzünden mi bilmedim
Hangi el koydu gözlerine canımı görmedim
Muştulanan bir bahar taşıyor sanki sözlerin
İnsanlığın savasından arta kalan yiğit misin
Küf tutmuş bir şehrin orta yerinde kalbinde
Karanlıklar içinde bir müjde gibi yükselirsin
Meddahların diline düşmüş yitik sevdalarım
Mendil satan çocukların üşümüş ellerinde
Üsküdar sahilinde gezen aşıkların gözlerinde
Beşiktaş vapurunun arka güvertesinde aramışım
Yatalak bir hastanın bitmeyen çilesinde
Ölüme gidilen her seferde seni aramışım
Ruhumun derinliğinde sakladığım hayallerimi
Hüzün dalgalarıyla köpüren haki denizlerimi
Her yıldırım düştüğünde korktuğum geceleri
Annemden dinlediğim hikayeleri anlatayım sana
Başka bir masalda başka bir mekanda Kuzguncuk’ta
Ver elini rüyanın tam ortasında kilise sokağında
Ahşap evlerin hala hayata tutunduğu sokakta
Nice yaşayanların umutla yürüdüğü sokakta
Dostluğu menfaate değişmeyen insanların olduğu
Sevdanın bir adının hala vefa olduğu sokakta
Başka bir yüzyılla başka bir mekanda Üsküdar’da
Ver elini yağmurun tam ortasında kilise sokağında
Bağbozumunda babamdan sakladığım gülleri
Kardan adamdan ödünç aldığım kar tanesini
Çocukken kumbaramda biriktirdiğim gülüşlerimi
Gökyüzünden aşırdığım yıldızları koyayım avucuna
Başka bir dünyada başka bir mekanda İstanbul’da
Ver elini hayatın tam ortasında kilise sokağında
Onulmaz yaralar alarak kaçtım sevda şehrinden
Eski zamanla Leyla’nın yaşadığı zamana gittim
Kervanların haramilerin kol gezdiği diyara
Leyla da bir eksiklik var anladım bir bakışta
Senin gibi hülyalı bakmıyor gülmüyor Leyla
Bir gülüşün bin Leyla dan evladır bana
Zemheri gecenin içine şafak düştüğü saatlerde
Yaradanın kapısında ettiğim duamsın benim
Hatıralarla dolu dost sıla akşamlarında
Söylediğim hasret türkümsün benim
Hayatın soğuk garında trenimi beklerken
Elimde sımsıkı tuttuğum sıcak biletimsin benim
Karanfillerin boynu bükük sen yokken
Bebekler bile ağlamıyor sen yokken
İdam mahkumları özgürlüğe dönüp bakmıyor
Artık kimse Kemal Sunal’a gülmüyor
Bir gelsen yağmurlar gelirdi kurak ülkemize
Bir gelsen Kız Kulesi eğilirdi önünde
Uzun kış gecelerinde yan yana otursaydık
Sıcak gülümsemenle ısıtsaydın odamızı
El ele çıksaydık şarkıların doruklarına
Sen makamlardan bir nihavend sunsaydın bana
Şarkıları gözlerinde kaybolup söyleseydim
Bakışından süzülen işvene kurban olayım deseydim
Ram olsaydı bulutlar senle savrulsaydı rüzgarda
Karlar seni ansaydı ocakta doğduğunun anısına
Alsam götürseydim seni masallar diyarına
Fildişinden bir saray yapsaydım otağına
Bir masal anlatsaydım geceye rüyaya ve sana
Hiç doğmasa güneş geceler hiç sabah olmasa
Tanyerinde dilime peri masalları dolandı
Ve güldün gülüşünle turkuaz yağmurlar yağdı
Sen gül ki yenilmesin Zengibar kalesi masallara
Sen gül ki yenilmesin insanlar bezirganlara
Hep gül ki dünyam senin etrafında dönsün
Rüveyda’lar ışığınla karanlığa gömülsün
Kayıt Tarihi : 14.6.2009 12:54:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!