Üzerimde terk edilmiş bir kadının sessizliği var
kefen gibi sımsıkı oturmuş bedenime.
ve yüreğimde faili bilinen
bir cinayet.
Bir babanın çocuğunu öldürüp
O anı tekrar tekrar aklına getirmesini
eşdeğer buluyorum kendime,
Buluyorum çünkü
Hiçbir acı kendini bu kadar taze tutmayı başaramazdı.
Önce ölümün kirpikleri arasına parmağımı geçirdim,gözlerine avuçlarımı bastırıp
Tırnaklarımla bir çukur kazdım
Fakat; vazgeçtim denedim biliyorum ölüm öldürmez beni.
Sonra
karşıma alarak seni
Derin nefes alışlar eşliğinde çektim içime
sen solunum yollarımda raks ederken
Bir ip ile sıktım boğazımı
İçimde boğmak istedim seni
Olmadı, bileklerimden dışarı attım.
Şimdi gece karanlığından sıkılıp güneşin çıktığını gören köpekler gibi havlama
sus sen beni anlayamazsın!
Ben ölülerin kendi cesetlerini ziyaret ettiği mezarlığım.
ve her ölüye mırıldanan Fatiha’nın, sonunda ki amin kadar çaresizim.
Her şeyi başa almayı seni hiç görmemeyi çok isterdim,
Bu yüzden sus
Sen beni anlayamazsın.
Eğer anlasaydın
Benden giderken benim tasmamı takmış bir köpeğin her gece kapında ki haykırışını duyardın duymadın,
Eğer anlasaydın
Ses tellerimden tutunarak dilime ulaşmaya çalışan g/i/t/m/e harflerinin çığlıklarını duyardın.
Ben ölümün parmaklarından tutup,bütün gökyüzüne kare kare bizi çizerken
Buna şahit olan yıldızlar Gök”yüzün”den
kendilerini asacak
Her biri avuçlarına düşerken sen anlam veremeyeceksin
Tıpkı benim
“Katili bilindiği halde kapanmayan tek cinayet dosyası aşk’a”
Anlam veremediğim gibi.
Anlam veremediğim bir şey daha var ki
Artık acıtmıyorsun beni
İşkenceye uğrarken delirmiş bir adamın belli bir zamandan sonra acıyı hissetmemesi gibi bir şey bu,
-Ki bütün işkenceler sendin; artık acıtmıyorsun ruhumu.
Elimde olsa
Elimle ölüme yollardım seni
Bir rüyaya yollar gibi
Ne kadar tatlı geldiğini anlatmaya çalışırdım sana
Bir göle bırakılmış yavru martının
Balıkları seyretmesi gibi bir şeydi bu
Balıkları gördükçe gülümser ve mutlu olurdun
Açlıktan öleceğini bilmezken.
İşte bende böyleydim
yumurtadan kanatsız çıkmış
Serçe yavrusu gibiydim
Yüksekte her yer güzel gözükürken mutlu olurdum
Bir gün oradan düşüp öleceğimi bilmeden.
Ve düşerken serçenin çığlığı gibi
Ölüyorum
ölürken bir insanın söylemek istediği son sözleri söylüyorum sana...!
seni en iyi arkadaşın
Aşka devrediyorum
İkiniz çıkın yüreğimin kapısından beni yalnız bırakın
Birlikte mutluluğun bacak arasından
İçeri girerek
Şarkılar söyleyin
Bir ileri bir geri gelerek
Tebessüm tohumlarını bırakın toprağıma
Nede olsa
Beni en çok üzende siz’diniz
Beni en çok ıs’sız,
Bırakıp
Şiirlerimi böyle
Terbiye’siz yapanda sizdiniz!
Siz ikiniz “aşk ve sen” alın bütün bavullarınızı balayı yolculuğuna çıkın
Dünyanın en güzel sahnelerinden geceleri el sallayın gözlerimizin önüne
Ben o andan itibaren yalnızlıkla
Ölümün kendini sakladığı adressiz sokak köşelerinde
Masa kurup
İkinizin şerefine piçliğine kadeh kaldırıp
Bileklerimle Azrail’in asasını bileyim!
gülümseyerek
mutlu bir son olsun.
Hadi hoş…kal
Kayıt Tarihi : 22.6.2011 18:19:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!