Kıbrıs, Akdeniz’de BİR ADA.
Yeşiller giyiniktir.
Sıcak suların koynunda,
Nazlı bir gelindir.
Yıl 1571 de,
Mert insanı bulur.
Dağı, ovası, kentiyle,
Özbeöz Türk olur.
İnsanlar, artık ölmez hiçten.
Gülünür, mutluluk ve sevinçten.
400 yıl şarkılar huzur doludur,
Türküler ise ta içten.
Sonra, bir gün yabancılar çıkarlar.
Kıbrıs’a yabancı, Türk’e yabancı.
Kalmayacağız der, kazık çakarlar.
Başlar Yeşilada’da İLK SANCI.
Oysa insanlar, mutluluğa yeniden doğardı her sabah.
Dağları şendi, ovaları gülşen, köyü kenti refah.
Niçin geldi yabancılar, yine KARAGÜNLER Mİ? Ah!
Havada barut kokusu, toprakta kan, iyi değil bu, eyvah!
Nihayet, tarlalar ekin vermez oldu, ağaçlar kurudu.
Kuşlar da yoklar, oysa bu mevsim cıvıl cıvıl olurdu!
Bir şeyler olacaktı belli, çok geçmeden kara haber:
Erenköy’de, Magosa’da Rumlar, Türkleri vurdu!..
Daha dün, okulda, sokakta eleleydi onlarla Mehmet.
Nasıl kıyar kapı bir komşusuna, nasıl olurdu düşman?
Toprakları bereketliydi, dertsizdi, sanki bir cennet…
İnanmak istemedi, beklediki aldatılanlar olur pişman.
Vurdu Rum her yerde, genç, ihtiyar, çocuk ve kadına.
Yaktı, süngüledi, boğdu, İnsan Hakları vardı güya(!)
Sözde insanlık için, insanlığın mutluluğu adına,
Roket yapmakla, Atom patlatmakla meşgulken Dünya!
Anlamadı bir türlü, aldatılanlar aldatıldıklarını.
Sürdürdüler saldırılarını, silahsız insanlara…
Ar, namus, insanlık demeden, akıttılar salyalarını.
Çarpıştı Mücahit kahramanca, siper oldu masumlara.
Özgürlük, yetişmiş bir fidandı,
Çiğnendi serilip bir köşeye.
Yıllarca, Türk’den başkası sormadı,
Türk’ün kanına girmek de niye?
Zalimler, gözü dönmüş Rumlardı.
Türk jetleri bir ara, perdeyi yardı.
Oyun içinde oyundu sahnelenen,
Perde arkasındaki ise, Yunan’dı.
1963 den 1974 e ONBİR YIL,
Direndi Kıbrıs Türk’ü, canı pahasına.
Seslendi hep kahraman Mehmetçiğe,
İnançla, güvenle, garantör olmasına:
Ey şanlı Mehmetçik! Ey yiğitlerin şahı!
Doldurdu gökleri, biz masumların ahı.
Gözlüyoruz ufukları, kurtaracaksın diye.
Yıllar geçti, hâlâ gelmiyorsun, niye?
Kanımızı toprağa döktü, Makarios kahpesi.
Kine boyadı Kıbrıs’ı, Rum ile Yunan nefesi.
Kaldık kimimiz annesiz, kimimiz babasız,
Gözlerimizin önünde şehit edildiler hepsi.
Türk Ulusu da seslendi ordusuna.
Dedi, hiç koşmaz mı ana yavrusuna? :
Biz, vatan için Tuna boylarında ölenlerdik.
Zulmün elini, Kore ufuklarında kıranlardık.
Analarla, bacılarla daha dün Anadolu’da,
Düşmanı Tarihin çukuruna gömenlerdik.
Hainler perde arkasına geçti.
Zalimler masumların kanını içti.
Susma ey Mehmetçik, susmak sana yakışmaz!
Bak zannediyorlar, Türkiye Kıbrıs’tan vazgeçti.
Bugün, gülümseyerek açıldı baharın Güneşi.
İleri ey Mehmetçik! Kurtarmak için kardeşi.
Görmedik Tarihte daha böyle zulüm.
At Kıbrıs’tan, Papaz denen kalleşi.
Haykırdı Kıbrıs’ın Türk’ü, aynı zamanda,
Kara cübbeli, kara düşünceli Papaza:
Bir gün bir ordu gelecek, gürleyişi şimşekten.
Ezecek vahşet sürüsünü, vuracak yürekten.
Bir ordu ki kalbinde iman, elinde sancak,
Çıkacak Kıbrıs’a, zafer türküsü söyleyerekten.
Ey Rumların keçi inatlı başı!
Kan bürümüş, olmuş gözlerin şaşı.
Kurtulacağım mı zannediyorsun?
Döktüğün kan için, vermeden o başı.
Döndü, Türk Ulusu Papaza,
Dedi, sensin işleri sokan çıkmaza:
Biz kimiz, bilir misin ey Papaz?
Aç gözünü de Tarihe bak biraz!
Dileriz ibret alıp kendine gelirsin.
Türk, asla kesle yenilmez, bilirsin.
Çullandın masuma, vahşi kaplan misali.
Yok ettin, demeden genç, ihtiyar, evli.
Yaymaması için kokusunu, içtiğin kanın,
Durdurmak zavallılığına düştün, esen yeli.
Heyhat! Sığmadı çuvala kötülük mızrakları.
Duydu tüm Dünya, içtiğin kanları.
Haykırdı, gören her göz, “Aman ne feci!”
Görünce harap evleri, öldürülmüş insanları.
Bakamıyordu gözler, o ne iğrenç manzara.
Banyolar bile dolu ceset, etraf dönmüş mezara.
Çocuklar süngüye itilmiş, ihtiyarlar sulara.
İnliyordu dağ, taş, insan, “Ölüm bu barbarlara!”
Korsak ey papaz, yediğimiz haram olsun!
Ezeceğiz kafasını, senin gibi piskoposun.
Haykırıyoruz bir daha,“Kıbrıs Türk’ündür!”
O Rum sürüsünün kulakları artık duysun.
1974 de görüşmeler de kesildi.
Yeni bir oyun vardı anlaşılan.
Dün de Yunan, “Ege Yunan gölü” dedi.
Ateş patlayacak gibi, kıta sahanlığından.
Döndü, Türk Ulusu bu defa da Yunan’a.
Söyledikleri yeterdi insan olana:
Arayayan Mevlâ’sını da bulur,
Hem belâsını da.
Bu defa tümden dökülürsün, o göle.
Köpek balıkları çeker, sefasını da.
Çok geçmeden ortaya, son oyunları çıktı.
15 Temmuzda Yunanlılar Makarios’u yıktı.
Darbe sonrası açılacak Enosis yolunda,
Türk’ün Kıbrıs’tan atılacağı açıktı.
Seslendi Türk Ulusu, son defa ordusuna.
Dedi, anası ne zaman koşacak yavrusuna? :
Daha ne durursun? Yürü Yeşilada’ya!
Bakma, sana doğru gelen aksi sedaya.
Sen şehit oğlusun, çekinme canını ver.
Belki de Kıbrıs’tır, şehit olacağın yer!
Topla, tüfekle yıkılsa her siperin.
Kolay kolay delinmez, imanlı tenin.
Dize getirecektir, Rum ile Yunan’ı,
Şahlanışınla parlayacak, yeni zaferin.
Ve CENK DAVULLARI, gümbür gümbür!
Edirne, Kars, Sinop’ta, Mersin Limanında.
Bayraklar, şimdi esen yelden daha hür,
Dalga dalga coştuğu, Kıbrıs yollarında…
Kıbrıs zalime mezar olacak.
Geliyor yiğitler, zulmü boğacak.
Var mıdır şu Cihan’da hey!
Bu şahlanışa karşı koyacak?
Selam Kıbrıs’ımın toprağına, selam Mücahide,
İşte BARIŞ HAREKÂTI, müjde onca şehide!
Daldı jetler Göğe, sardı gemiler Girne’yi,
Çıktı tanklar, çıktı piyade, selam ilk şehide!
Şaşırdı Rum, şaşırdı Yunan.
Gümledi toplar, vermedi düşmana aman.
Çekti yiğitler bayrağı Girne’ye,
Yine Türk oluverdi, birdenbire Liman.
Gökler, jetlerin sesleri ile inledi.
Düşmanın tepesine Cehennem gibi gürledi.
Atladı paraşütçüler, yetişti Mücahide.
Aldı düşmanı esir, özgürlüğü perçinledi.
Mehmetçikler, Mücahitler ateş saçıyordu.
Kaçıyordu palikaryalar kaçıyordu!
Kanatlanmıştı yiğitler, hedeften hedefe,
Her dakika Türk’e yeni bir kapı açıyordu!
Dalgalan bayrağım, dalgalan!
Bugün Türk’ün cenk günüdür.
Ey rengini kanımızdan alan!
Al, bugün renk günüdür.
Titretmede tanklar, Lefkoşa ile Magosa’yı.
Sinmede görünce Mehmetçiği, korkak!
Sevinmede Türk, hatta sevinmede Rum.
Çiçekler atmada barış erlerine, her sokak!
Selam ölümsüz Şehit, selam kahraman Gazi!
Bir değil, bin destan yazsa kalem usanmaz.
Öğünmede bugün yine sizlerle, o büyük mazi.
Destanı bırak, sizlere Rabbin Cennetleri bile az!
Katil Makarios, katil Grivas, katil Sampson,
Ellerinizde makineli, havan ve tomson,
Haydi, şimdi gelsenize, daha ne durursunuz?
Siz, yalnız kadın ve çocukları mı vurursunuz?
Gerilerde kaldı artık, o korkulu günler.
Kıbrıs’da nöbette, Mehmetçikle Mücahitler.
Gördü dost, gördü düşman bir kez daha,
Türk şahlanınca, işte böyle kazanır ZAFER!
Andımız var, kırarız varlığımıza uzanan eli.
Biz, hür doğar, hür yaşar, hür ölürüz.
Kim yan gözle bakar, taşırsa kara emeli,
Çıkıp beynine, hesabını işte böyle görürüz.
Şimdi yeni bir Kıbrıs var.
Yaşıyoruz dolu dolu hürriyeti.
Yaşayacak, Barış İçinde SONSUZA KADAR,
Yeşilada’da KIBRIS TÜRK CUMHURİYETİ! (**)
(Bizim Sevgi Bağları 28)
(*) Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Rauf DENKTAŞ’A gönderilmiştir. Boğazlıyan 1990
(**) Aksini düşünenin kulakları çınlasın.
Halil İbrahim Yaman
Kayıt Tarihi : 20.7.2020 12:51:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!