Kıbrıs barış Harekatı 1 (Barbar Yunana)
Gene Türk’e bahşettin, bir hareket, bir hamle,
Ona zafer yazılmış ta ezeli kalemle,
Başarıya varmıştır, hep ilahi in’amle,
Bilmez misin Fatih’in İstanbul zaferini,
Önceden Resul’ünden alarak aferini.(1)
Kalplerinde aşk işaretiyle doğar kimileri... Yeryüzüne gönül indiremez onlar... Hayatı ve insanları anlarlar,hayata ve insanlara merhamet duyarlar,ama hayatın ve onun içindeki insanların yaşadıkları gibi yaşamazlar.
Aşk işareti ile doğanlar yaşarken dünyaya talip olmazlar...Bilirler ki ne isteseler,neyi ansalar,ne kazansalar aşkın dışında hiçbir şey avutmaz onları,teselli etmez...Gönüllü sürgündür onlar...Gizliden gizliye hissederler bunu...Sonsuz bir ışıktan kopup gelmişlerdir geldikleri yere...Kopup geldikleri ışığa inançları ne kadar büyükse,içlerinde ki acı da o kadar derindir...Bu acı hatırlatır onlara kopup geldikleri yeri...Bu acı hatırlatır onlara kim olduklarını ve niye varolduklarını...
Kalplerinde aşk işaretiyle doğsa da bazı günler yorulur insan karşılıksız sevgilerinden...Yorulur kendisini anlatamamaktan...Sevgilim der,sevgilim der,ama,sevgilim dediği yanında değildir,bilir...Bazı günler insan soluksuz kalır,içindeki sevgili olmasa bile karşısındakine deliler gibi sarılır...O olmadığını bile bile sonsuz bir umutsuzlukla sarılır...İnsan soluksuz kalmaya görsün,sevgili diye bütün yanlışlarına,bütün kaçışlarına,kendine yaptığı ihanetlere sarılır...İnsan bir kere içindeki aşktan umudunu kesmeye görsün,her şey olmak,her yere yetişmek için bu hayat düşer...Her şey olduğunu,her yere yetiştiğini sandığı anda,ortada kendisi yoktur artık...Kaybolmuşluğa çok yakındır...Kopup geldiği ışığa inancı azalmıştır...Daha az acı çekiyordur artık...Ama daha mutsuzdur eskisinden....Daha mutsuzdur,o ışığı acı çekerek özlediği günlerden...
Soluksuz kaldığım kendime bile sakladığım günlerden bir gündü...Kaybolmuşluğa yakındım...İçimdeki acı hızla eksiliyordu...Işık soluyordu,soluyordu tıpkı sesim gibi...Soluyordu içimdeki aşk işareti gibi...Öylesine kaybolmuştum ki bulamıyordum artık içimde neyi yitirdiğimi,neyi kirlettiğimi...Öyle uzaklaşmıştım ki kendimden,kendimi bulmak için birine ihtiyacım vardı...
Onunla nerede ve nasıl tanıştığımız önemli değil....Gerçekten değil...Kaybolmuş insanlar birbirini çabuk buluyor....Umutsuzluk umutsuzluğu çağırıyor...
Konuşmaya susamıştık...Sanki ikimizde dilini,kültürünü bilmediğimiz uzak ülkelerden henüz dönmüş gibiydik bu ülkeye...Oysa böyle bir şey yoktu...Hep buradaydık...Hep o ışığımızdan kaybolduğumuz yerde...O ışığı orada bırakıp bu dünyaya,bu hayata gönül indirdiğimiz,her şey ve her yerde olduğumuzu sandığımız yerde...Hep o soluksuz kaldığımız yerde...Daha vakit var,o ışığa sonra dönerim, dediğimiz bu yerdeydik ikimizde...
Devamını Oku
Aşk işareti ile doğanlar yaşarken dünyaya talip olmazlar...Bilirler ki ne isteseler,neyi ansalar,ne kazansalar aşkın dışında hiçbir şey avutmaz onları,teselli etmez...Gönüllü sürgündür onlar...Gizliden gizliye hissederler bunu...Sonsuz bir ışıktan kopup gelmişlerdir geldikleri yere...Kopup geldikleri ışığa inançları ne kadar büyükse,içlerinde ki acı da o kadar derindir...Bu acı hatırlatır onlara kopup geldikleri yeri...Bu acı hatırlatır onlara kim olduklarını ve niye varolduklarını...
Kalplerinde aşk işaretiyle doğsa da bazı günler yorulur insan karşılıksız sevgilerinden...Yorulur kendisini anlatamamaktan...Sevgilim der,sevgilim der,ama,sevgilim dediği yanında değildir,bilir...Bazı günler insan soluksuz kalır,içindeki sevgili olmasa bile karşısındakine deliler gibi sarılır...O olmadığını bile bile sonsuz bir umutsuzlukla sarılır...İnsan soluksuz kalmaya görsün,sevgili diye bütün yanlışlarına,bütün kaçışlarına,kendine yaptığı ihanetlere sarılır...İnsan bir kere içindeki aşktan umudunu kesmeye görsün,her şey olmak,her yere yetişmek için bu hayat düşer...Her şey olduğunu,her yere yetiştiğini sandığı anda,ortada kendisi yoktur artık...Kaybolmuşluğa çok yakındır...Kopup geldiği ışığa inancı azalmıştır...Daha az acı çekiyordur artık...Ama daha mutsuzdur eskisinden....Daha mutsuzdur,o ışığı acı çekerek özlediği günlerden...
Soluksuz kaldığım kendime bile sakladığım günlerden bir gündü...Kaybolmuşluğa yakındım...İçimdeki acı hızla eksiliyordu...Işık soluyordu,soluyordu tıpkı sesim gibi...Soluyordu içimdeki aşk işareti gibi...Öylesine kaybolmuştum ki bulamıyordum artık içimde neyi yitirdiğimi,neyi kirlettiğimi...Öyle uzaklaşmıştım ki kendimden,kendimi bulmak için birine ihtiyacım vardı...
Onunla nerede ve nasıl tanıştığımız önemli değil....Gerçekten değil...Kaybolmuş insanlar birbirini çabuk buluyor....Umutsuzluk umutsuzluğu çağırıyor...
Konuşmaya susamıştık...Sanki ikimizde dilini,kültürünü bilmediğimiz uzak ülkelerden henüz dönmüş gibiydik bu ülkeye...Oysa böyle bir şey yoktu...Hep buradaydık...Hep o ışığımızdan kaybolduğumuz yerde...O ışığı orada bırakıp bu dünyaya,bu hayata gönül indirdiğimiz,her şey ve her yerde olduğumuzu sandığımız yerde...Hep o soluksuz kaldığımız yerde...Daha vakit var,o ışığa sonra dönerim, dediğimiz bu yerdeydik ikimizde...
20 TEMMUZ KIBRIS BARIŞ HAREKATI 37. YILDÖNÜMÜ KUTLU OLSUN.
Barış Harekatına katılan, Emeği Geçen Zamanın Yönetici ve İdarecilerine Gazilerimize Allah Rahmet, Sağ Kalanlara Allah Selamet versin, ve Harekat da Şehit Düşen Mehmetçiklerimize Rabbim Şehadet Mertebelerini Yükseltsin inşaallah.
Barış Harekatına ithafen yazdığı şiirden dolayı, Sayın İbrahim Günaydın Ağabeyimizden Allah Razı olsun
Saygı ve Selamlarımla
Zeynel Açıkgöz
Kıbrıs Barış Harekatı
Kıbrıs barış Harekatı 1 (Barbar Yunana)
Gene Türk’e bahşettin, bir hareket, bir hamle,
Ona zafer yazılmış ta ezeli kalemle,
Başarıya varmıştır, hep ilahi in’amle,
Bilmez misin Fatih’in İstanbul zaferini,
Önceden Resul’ünden alarak aferini.(1)
Türk’ün tarihi, şanlı zaferlerle doludur,
Yakmak, yıkmak değildir, yolu barış yoludur,
Bu sebeple tarihte şanı pek de uludur,
Oku, gör Alpaslan’ın Malazgirt zaferini,
Atanız Diyojen’e Türk’ün bu seferini.
Nedir o, kadınlara, çocuklara işkence!
Zulme sabır yakışmaz asla Türk kanlı gence,
Şahlanarak kalkar da zalime taksa pençe,
O zaman sen de seyret Türklüğün zaferini,
Kabre girmeden önce çıkarmaz miğferini.
Mezalimle anılır yakın tarihte adın,
Öldürdüğün ya çocuk, ya da silahsız kadın,
“Hodri meydan” denince asla kalmaz takadın,
Duydun mu Mute’deki İslam’ın zaferini,(2)
“Tayyar” kılmıştır o gün sancaktar Cafer’ini.(3)
Bugün bütün dünyada ilan edildin asi,
Verilecek şüphesiz zalimliğin cezası,
Zafere dek sürer bu, sonra olmaz ezası,
-Baştanbaşa tetkik et, Türk’ün her seferini,
-Mazluma merhametli görürsün neferini.
Bu saydığım seferler hep yapılmış atana,
İster isen sor, öğren denizlerde yatana,
Giremezsin bir daha bu güzelim vatana,
-Hatırla artık Otuz Ağustos zaferini,
-Bütün dünyadan aldı o gün Türk aferini.
İbrahim Günaydın
20 Temmuz 1974/Rize
Bu şiir ile ilgili 1 tane yorum bulunmakta