Firakın dara çeker, hicran kuşatır seni
Çığlık düşürdüğün iz, aşkta yaşatır seni
Göçüp giden zamanın ardına düşen umut
Gönlüne otağ kurup biriktirir cüzlerin
Yanılgılar şehrinin göğüne çöken bulut
Sele verir ansızın dere tepe düzlerin
Elem fırtınasında suskunluk, denizindir
Her boşluğun yanardağ, aşkı yutan gizindir
Kan rengi çığlıkların gezginleri korkutur
Binlerce yıl ötenin ezberinde okutur
İliklerine kadar efkâr dolarken şehrin
Meddücezir zamanlar yüreğin hırpalıyor
Kırık dökük bir hüzün, gecen ne kadar derin!
Sokağında donan kış, şiirin tırpanlıyor
Vefasız kelimeler sürüyor devranını
Siyah beyaz bir ömür yaşıyor viranını
Güz toplanır içinde, unutulmuş delisin
Kördüğüm yıllarının tenhalarda yelisin
Gürül gürül akıyor ırmakların, gözünden
İklimleri bürüyor canhıraş yürüyüşün
Meğer gündüzlerinin garipliği sözünden
Öylesine aşikâr, geceni bölen düşün
Varlığında bulunmaz ne bir töhmet, ne de şân
Hakikatin aynası, gök ağlatan dervişân
Kış konan menziline cemreler gökten düşsün
Fecre dokunan yanın, vuslatına dönüşsün
Uzat ellerin değsin Süreyya yıldızına
Kaygılarını bırak, sevda zırhını kuşan
Heyecanın katarak yetişirsen hızına?
Bütün tenhalarını eyleyecek ürûşan
Topla dua kuşların, uçur selam ederek
Leyl ü nehar gitmeye mecnunlara yön gerek
Gündüzünün ahından; gecelerin devşir, gel
Mahrem adımlarını acın ile düşür, gel
Sonsuza mühürlenmiş aşkın lügatindesin
Ozanlar dillenerek bir ömür söyler seni
Kuru ekmek birde su, belki bir zeytindesin
Yolundan yürüyenler kim bilir neyler seni?
Çırpınan yüreğinle nağmele yâr adını
Kıblegâha secdele kalbinin muradını.
Mehmet Yaşar Genç
Kayıt Tarihi : 21.10.2019 17:52:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!