Anadolu'nun doğusunda sonradan ismi değiştirilen köylerden birinde zemheri zamanına denk gelen bir "merhaba", kapanan köy yolları ve zamanında alınmayan bir kafa kağıdı, baraj sularına istimlak edilen bağ, bahçe, tarla ve nihayetinde baş gösteren geçim sıkıntısı, iki yaşında iken başlayan ve halen devam eden kent macerası, ıskalanan hayatlar, sonu olmayan sevdalar, nasıl geçtiği anlaşılamayan bir yarım yüzyıl...
Soğuk kış geceleri düşer oldu aklıma,
Harlı yandığında kızıla,
Koru geçtiğinde buza kesen teneke sobamızı düşündüm,
En çok ayak parmaklarım üşürdü,
Onların nasıl ısındığını inan kimseye söylemedim.
Ve sen gittin gideli,
Sene 519
Milattan sonra,
Anadolu'nun orta yeri
Yozgat'ta
Şeyh Celal üstüne gönderildim.
Biz aynı mahallenin çocuklarıydık,
Gün geldi topaç çevirdik,
Gün geldi
Bulutsuz göklere uçurtma saldık.
Çivitle mavileşmiş fanilaları
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!