- I -
Günde bir kez hızlı adımlarla bakkala gidip acil ihtiyaçlarını görür dönerdi kadın. Evden çıkarken aldığı yemek artanlarını ve hazır yemleri de yanına almayı unutmaz, öncelikle sokağa çıktığı anı bile ezberlemiş onu bekleyen kedi ve köpeklerini beslerdi. Zamanla öyle olmuştu ki hayvancıklar götürdüğü yemeğe bakmadan onun ardı sıra bakkala kadar gelip onun alış verişini bitirip onlarla sohpetini ve sevmesini bekler, evine kadar eşlik ettikten sonra dönüp yemeklerini yerlerdi.
Komşuları bir türlü alışamamıştı bu hale. Kadın onlara en fazla bir selam veriyor, dakikalarca hayvanlarla sohbet ediyordu. Deli miydi ne? Evine de gitmişlerdi defalarca. Gayet hoş karşılıyor, ikramlarda bulunuyor ama konuştukları konulara katılmıyordu. Sanki onların sohbetinde sağır oluyordu. En güzel kıyafetlerini de giyseler, en paspal halde de olsalar tavrı değişmiyor, ne bugün çok hoşsunuz, ay bu bileziği kaça aldın? diyor ne de 'neden böyle bakımsızsın kız falan yerde ucuzluk başlamış gel bir gün gidelim sana da bir şeyler bakarız' diyordu. Sanki kördü. Ailesiyle, akrabalarıyla ilişkilerini çözmek için o kadar kaynanalarından çektiklerini, görümcelerinin yaptıklarını, kocalarının huysuzluklarını anlatmışlar, ondan tek bir kelime alamamışlardı. Konu açılınca kadın mutfağa gidiyor mecburen kendi aralarında konuşup dönüşünü bekliyorlardı. Biri bir gün dayanamayıp:
- Sizin kayınvalideler nasıldır? deyivermişti. Kadın bir an duraksadı rengi sarardı ve:
- Ben nasılsam onlarda öyle! dedi.
Dünya var olalı beri çirkin ve soğuk,
Erken içeceğimiz bir ilaç gibi.
Tadı dudaklarımızda acımsı, buruk.
Bu saatte gözyaşları, yeminler,
Boş bir tesellidir inandığımız.