“Uyumadım o gece, uyuyamadım değil, uyumadım. Çok zamandır değmemişti dudaklar yanaklarıma, yatağıma girmeden önce…
Bütün gece bunun keyfini sürdüm kendimce…
Yastık, ellerimin altında, başım ise ellerimin üzerinde; sol ayağım uzanmış kıpırdamadan duruyor, diğeri ise gözlerimi süzüyor bükük bir vaziyette…
Bilmediğim bir güç, gözlerimi yukarıya kilitledi, tavandaki motife…
Sekiz yarım dairenin bir halka şeklinde oluşturduğu desene…
“Acaba özel bir anlamı var mı? ” diye düşünmeye başladım ve yardım etsinler diye gözlerimi kapadım. Bu kısa gel git bittiğinde ve gözlerim az önceki gibi kilitlendiğinde, içimden geçenin doğru olduğunu anladım; Kalp, kalbe karşıydı…
Sekiz yarım dairenin yerinde kavak yelleri değil; dört tane, biri diğerinden küçük, diğeri öbüründen büyük olmayan dört tane kalp esiyordu. Ve bu kalplerin uç noktalarının birleşip biraz daha aşağıya inmesi ve benim ruhumu, odanın ise içerisini aydınlatması…
çatı katındaki odanın
kuytu bir köşesinde
kumaşındaki eski yağmurların
hüzünlü kokusuyla