Keşke Sen Gelmeseydin! Şiiri - Ahmet Emer

Güneş doğudan doğar batıdan batardı, sen gelmeden önce.
Güneşi göremez oldum ki nereden doğup battığını bileyim? ! .
Oturunca evimin balkonuna, yudumladığım bir fincan kahve mutluluk verirdi.
Karnım tok, sırtım da pekti hani orta düzeyde emekli memur aylığı ile.
Belki olurdu ama görmezdim ekmek parası kavgası, kanlı bıçaklı!
Çocuklar mutlu dönerdi okuldan, sırtlarında çantaları, yoldaki taşa tekme ataraktan...
Baba mutlu dönerdi işinden, çaktırmadan hafif ıslık çalarken ara sıra da şarkı mırıldanırdı.
Pek fazla çıkmazdı önüne dilenciler, şarapçılar park girişlerinde isterdi şarap parasına katkıyı; baliciler yoktu sen gelmeden önce.
Ezan hep aynı okunur, vaaz hep aynı verilirdi camilerde, sen gelmeden önce.
Sen geldin kahvemin köpüğü kayboldu, kırık sandalye ayağı titrerken.
Karnım tok, sırtım pek olsa da ağzımın tadı kayboldu manzaradan!
Karşıdaki ormanın yerinde yeller esmiş, iki duble yol bağdaş kurmuş ortasına!
Sağında solunda fabrika bacalarının koyu dumanları kesif.
Demirel’ in kafası dağın tepeleri, beton yığınları doldurmuş etrafı ağaç yerine! .
Altın aranmadığına şükrediyor köylüler, korkudan siyanür belasından!
Uzun boylu cılız genç kaçıyor, kara kuru, lastik ayakkabılı; iri göbekli polisin önünde, seken mermilerden kaçışıyor sokaktakiler!
Emekli maaşını alan ninenin parasını mı gasp etmiş ne, kaçışı ondanmış?
Ezan yine aynı okunurken koşanlar artmış gördüm camiye, sakallar göğsüne inmiş kimilerinin, başlarına sarıklar sarılmış karalı, yeşilli.
Hanımların kimisi kara fatma veya hamam böceğini andırıyor gözüne sabun köpüğü kaçmış!
Reklamları dinlemeye koşuyorlar tahriklerle hakaret karışık, sen geldin!
Sen gelmeden önce, kimse yoktu tanrı ile aramda!
Dedem nasıl kılıyorsa, babam da ben de aynı kılıyorduk namazı, Sen gelmeden önce!
İslamın şartı beş idi,imanın altı, Sen gelmeden önce!
Koyusu, açığı olmazdı boya/renk değil ya bu mübarek? ! .
Sıcağı, soğuğu, ılığı olmadı hiç dinimin, din değişmezdi çünkü!
Ve sen geldin değişti dünya, kıble değişti, din değişti, yol değişti, yordam değişti ya! ..
Sen de bilmiyorsun neleri değiştirdiğini aslında? ! .
Okyanuslar ötesinden üfürüldükçe şiştin, kesildi yerden ayakların.
Pervane oldun sanki, başın döndü dönmekten.
Çevreni doldurdu dangalakların, ahmak salakların, göz açıkların, taklacıların…
Semazen oldunuz maşallah döne döne köşeleri, ip yumağına döndünüz sarmaş dolaş, yarı sarhoş, olsa da içki yasak!
Finolar kıskandı buldokları, bir kemik de biz yalasak!
Dinsizler imana geldi, Peygamberimize bir dokunabilsek!
Sen geldin, çivisi çıktı dünyanın, yörüngesi değişti, yönü değişti!
Ya çıkıp da birisi mıhlarsa dünyayı!