Keşke Sana Bu Kadar Eğilmeseydim 1

Mustafa Yılmaz 4
765

ŞİİR


17

TAKİPÇİ

Keşke Sana Bu Kadar Eğilmeseydim 1

Yoluna yıllarımı serdiğim sen ve o yolun yarısında beni yalnızlaştıran sen…
Bütün ezberlerimi bozdurup, kendi ezberlerini öğreten sen, şimdi şaşkın bir başla, kararsız bir yaşamda
beni bırakan sen…

Unutmak istediğim ne kadar yaşam kesiti varsa gözümün önünde döndüren sen…
Ve
bir ben yalnızımsı yaşamın içinde tek nefesle idare etmeye uğraşan ben…
Bu muydu kavilleşme,
bu muydu sevgiye verilmesi gereken emek,
bunu da öğreten sen değil misin,
yapman lazım,
hak etmen azım,
beni taşıman lazım,
dik durman lazım, diyen sen, ki beni umutsuzluğa atan sen…
Bitti o güzel günler göreceğiz demelerimiz, bitti O umut bitti, O istek
ve
kör bir yazgının içinde yaşamak artık şart…

Artık yüzümdeki sigara yanığının hesabını sorma zamanı da gelip geçmişti…
Evet,
her aynaya bakışımda O siyah nokta seni hatırlatıyor bana. İçime karabasanlar sokarak hep aklımda
kalıyorsun…
Seni hatırlamam için yaktın yüzümü… “Her aynaya bakışında, O noktanın içinde bir cenin gibi beni gör”
deyişini düşünüyorum…
Ne kadar acımasızlıkla tiksinti verecek şeydi o anın… Yıllarca kusmalarıma sebep olan anı…
Titreyerek seni hatırlayışım, pek de güzel bir şey olmasa gerek…
Zavallılaştırıyor gözümde seni, zavallılaşıyorsun…
O küçük masum kız şimdi bir şeytani bakışla karşımda… Şimdi olsa ne yapar mıydım, yine çaresiz mi kalırdım, yine sessiz mi bükerdim boynumu sevgiye, belki de evet, çünkü evet sevgiye eğilmekti, çünkü evet sevgiye boyun eğmekti, çünkü evet, sevgiye saygınlıktı…

Sevgiye eğilmeyenlerin bedenleri eğilirdi sanırım…
Nankörlük olurdu, sanırım… Riyaya giden yol olurdu, sanırım…

Yapanlara, eğilenlere, hep gıpta ederdim… Eğildim, saygın kaldım sevgide, ama ardından keşkeler de geldi…
Keşke sana bu kadar eğilmeseydim…
Keşke lâyık olan sevgiye eğilmeseydim ki sen dışlanmış bir aşkın, dışlanmış sevgisi oldun…
İşte keşkelerin önüne geçen başlık…

Yüzümdeki cenin bağı gibi duran, zavallı derimin yanığının ardında kalan sen, arsız hırsların sahibi,
Seni anmak bana zül artık ama izin yüzümde her aynaya bakışta, her şeyden önce görünen sen… Karartın… Yanık içliğimle…
Sen karartından bile nefret ederek tiksiniyorum…
Zavallı bir ben oldum bu çaresizliğimin ardından…
Daha fazla kendime acımak istemiyorum derken bile utanıyorum…

Usulca konuş bana, sesin çıkmıyorsa bile sadece haklısın de ki arın benden… Arın ki bu azap çöksün, bitsin…
Bu ruh azaptan kurtulsun, bu yarım bıraktığın yol arkadaşlığından tek başıma olsa da yürümem mümkün olsun…

Seni, terk etmelerin gazabı varsa, ki oraya itiyorum…
Gazap üzümleri en çok geceleri toplanır…
Gazap hüzünleridir ki en çok geceleri basar…

Her şey bitmez tükenmez hırslarının peşi sıra ardına takılıp, asılı kaldı…
Düşlerimde olmadığın zamanlarda gel bana ki
son hâlini merak etmemden kurtar ben…
Kurtulayım bu şehrin boğucu havasından…
Ve sen,
kaybettiğim yıllarımın acımasız biriktireni
ve sen ki
unutulmazlık mührünü elinde taşıyan
ve sen ki
hak etmediğin sevgide yaşayan,
atık son söz,
ruhumu özgür bırak…

Bu kavga benim kendimle savaşımım…
Kendime karşı kendi gücüm…
Nasıl olsa içimdeki birisi yenilecek sana…

Nasıl olsa içimdeki diğeri,
acımasızca, merhametsizce, pişman olmamayasıya,
darbelerin sesini duymak istemeyesiye vuracak sen yerine bana…
Tarafsızlık yok burada,
taraf olmak da yok,
güçlü kalacak ayakta,
güçlü vuracak acımasızca bir diğerine,
senin bana vuruşlarını da ardına alarak, hepten acımasız olacak…
Ve
içimdeki bir diğeri senin gibi acımasız olacak…

Artık bu hırslarda son yok,
artık bu pişmanlıklarda da son yok…
Hiçbir şey sen varlığıyla da güzel olamayacak
ve
hiç bir günde güzel günleri yaşayamayacağız…

Sen, günlerimi karartan,
güzelliğinle bu keyfi uzun süre yaşayacaksın belki,
son bir nefes sesimi duyunca sakinleşip, acımayı öğreneceksin…
Seni artık acımasızların arasında belki de göremeyeceğim, ama hissedeceğim bunu…

Sana verdiğim değer kadar hayatım önemli değildi…

Hiç kimseyi seni sevdiğim kadar sevemedim…
Hiç kimseye sana ölmek istediğim kadar da ölemedim…

Dar bir kapı bu, bir türlü geçemedim güzelliklere doğru…
Bu hayatı mahzunlaştıran
sen,
kendi hâlini biliyor musun?

Belki de başka günahları sevmeyeceğiz artık…
Yeteri kadar çamura bulandık…

Yeteri kadar bu çamurları temizlemek için acılar çektik…
Artık bir son olmalı,
artık bir sonun da başlangıcı temiz olmalı,
arınmalıyız,
belki de temizlenmeliyiz ruhumuzla…
Ve
Koyverilmiş acıların ucuna bukağı takılmalı…
Artık dolanmamalı ruhumuz da bedenimizde istediği gibi…

Belki de bir son olmalısın sen yaşamımda…
Unutulmuş resimleri çıkarıp bakmamalıyız,
artık,
bir sensiz yaşama alışmış ruhumun dengesini,
bozmamalıyım artık…

Ne kadar uzaksan o kadar yakınsın bana…

Ama bir çileye koşuş,
bu,
bir darlık nefeslerle koşuş,
bu,
bir sonu olmalı bu nefeslerin de…

Bir gün, elbet bir gün,
kurtaracağım ruhuma taktığın bukağıdan…
bir sen olmazı yakıştıracağım beynime,
bir sen olmazlıkla, yaşamı öğretmeliyim kendime…

Hayatın bütün zehirlerini arıtmalıyım bedenimden…
Bir adım, bir ruhum özgür olmalı artık…

Sensizliğe alışmak, sensizlikten uzaklaşmak kadar zormuş…
Onun da bir son zorluk yeri olmalı,
belki bir son nefes,
belki de kahkaha ile yokluğuna gülmek olmalı…
seni ne kadar sevmişsem, senden o kadar da utandım artık… Bu utancın da bir sonu olmalı artık…
Ve bir de senin sonun olmalı bir ruhla bende… Kurtarmalıyım bu karabasanlardan artık kendimi kibir çık karşıma, gör yokluğun ne olduğunu…

Hayat senden bir yaşam alacağım var…
Gerisini boş ver…
Acılar nasıl olsa yine benimle kalacak…
Bu istek alacakaranlıkta bir rüzgâr kesiği…

Mustafa Yılmaz 4
Kayıt Tarihi : 31.8.2010 10:46:00
Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Şiiri Değerlendir
Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.
  • Gökmen Yılmaz Erdem
    Gökmen Yılmaz Erdem

    Hayat senden bir yaşam alacağım var…
    Gerisini boş ver…
    Acılar nasıl olsa yine benimle kalacak…
    Bu istek alacakaranlıkta bir rüzgâr kesiği…

    *****
    Bu acılar kalmamalı, sevgi hakedende kalmalı derim Şairim, harika bir denemeydi +

    Cevap Yaz
  • Canan Ereren
    Canan Ereren

    Yürekteki sevginin getgitleri yormuş şairimizi ve bu yorgunluk bezdirmiş adeta....harikulade satırlara yansıyışı...

    Satırlarda kalması ve bizleri mutlu edecek sevgilerimiz olması dileklerimle efendim.Tebriklerim ve saygımla

    Cevap Yaz
  • Vehbiye Yersel
    Vehbiye Yersel

    ensizliğe alışmak, sensizlikten uzaklaşmak kadar zormuş…
    Onun da bir son zorluk yeri olmalı,
    belki bir son nefes,
    belki de kahkaha ile yokluğuna gülmek olmalı…
    seni ne kadar sevmişsem, senden o kadar da utandım artık… Bu utancın da bir sonu olmalı artık…
    ve bir de senin sonun olmalı bir ruhla bende… Kurtarmalıyım bu karabasanlardan artık kendimi kibir çık karşıma, gör yokluğun ne olduğunu…
    Baştan sona kadar,bir solukta okudum,kalemiminiz daim olsun.anlattıklarınız gerçekse,üzücü.dostum. tebrikler.

    Cevap Yaz
  • Karçiçeği Nazar
    Karçiçeği Nazar

    Tarafsızlık yok burada,
    taraf olmak da yok,
    güçlü kalacak ayakta,
    güçlü vuracak acımasızca bir diğerine,
    senin bana vuruşlarını da ardına alarak, hepten acımasız olacak…
    Ve
    içimdeki bir diğeri senin gibi acımasız olacak…

    Artık bu hırslarda son yok,
    artık bu pişmanlıklarda da son yok…
    Hiçbir şey sen varlığıyla da güzel olamayacak
    ve
    hiç bir günde güzel günleri yaşayamayacağız…

    bir gün sende keşke diyeceksin ama ben duymayacağım kulağım sana sağır gözlerim sana kör olucak sen başka kollarda kahlarla benim acılarımı kutlarken benim dlimde sana mutlaka bir bedduam olucak ve son sözüm sana keşke desende bir gün bana ettiğini başkasından sende bul olucak............

    harikaydı saygılar yazan kaleme

    Cevap Yaz

TÜM YORUMLAR (4)

Mustafa Yılmaz 4