Keşke dünya hakikaten küçülse de biraz, gözlerimizin değmeye muhtaç olduğu kişilerle karşılaşabilme ihtimalimize biraz olsun inanabilsek.
Keşke yazıma değen istihzayı fark etse biri.
Keşke bir zamanlar benim de küçük bir kız çocuğu olduğumu biri bana hatırlatsa, keşke yetişkin tavrımızdan biraz uzaklaşıp, pamuklu şeker yesek, ne bileyim işte, bir şeyler için ağlayıp beş dakika sonra, o üzüntüden millerce ötelerde kumdan kaleler yaparken bulsak kendimizi.
Keşke bir şeyler, geçmesini arzu ettiğimiz vakitlerde geçip gitse, daha kolay olurdu yaşamak, daha derin nefesler alabilirdik zannımca.
Keşke biri benden mütemadi kaygımı söküp alsa.
Keşke yaptıklarımdan çok daha fazlasını becermiş olsam da gırtlağıma yapışan bu başarısızlık hissi beni zaman zaman gece uykularımdan etmese.
Keşke sol omzumda benimle ikamet eden melek, ben hataya düşmeden evvel, ikaz etse beni, bana yapmayı, söylemeyi düşündüğüm şeyin, defterimde şık durmayacağını söylese.
Yorgunum, bahar geldi, silah kullanmayı öğrenmeliyim bu yaz
Kitaplar birikiyor, saçlarım uzuyor, her yerde gümbür gümbür bir telâş
Gencim daha, dünyayı görmek istiyorum, öpüşmek ne güzel,
düşünmek ne güzel, bir gün mutlaka yeneceğiz!
Bir gün mutlaka yeneceğiz, ey eski zaman sarrafları! Ey kaz kafalılar! Ey sadrazam!
Bu şiir ile ilgili 0 tane yorum bulunmakta