Geçmiş, eski bir şarkının unutulmuş notalarında yankılanan hüzünlü bir melodi gibi. Her notası, içimde sakladığım yaraların kanayan birer hatırası. Zaman, kalbimin derinliklerinde yankılanan bir fırtına, anılar ise o fırtınanın kırık dalları gibi dört bir yana savrulmuş. Keşke geçmiş, rüzgarın esintisiyle uzak diyarlara sürüklenen bir kum tanesi gibi savrulup gitseydi.
Her sabah, güneşin ilk ışıklarıyla uyanırken, hatıraların gölgesinde uykusuz gecelerin izlerini taşıyan gözlerimle aynaya bakarım. Geçmişin izleri, yüzümde derinleşen çizgiler gibi, her bir hatıra bir yaradır. Zamanın cilvesi mi, yoksa kaderin acımasız oyunu mu bilinmez, ama her geçen gün biraz daha kaybolur anılarımın arasında. Keşke geçmiş, sonsuz bir karanlığa gömülse, bir daha asla dönmese.
Bir çiçeğin solmuş yaprakları gibi düşer hatıralar yüreğime. Her düşüşte biraz daha ağırlaşır kalbim, her düşüşte biraz daha eksilir umudum. Keşke geçmiş, yitip giden bir yıldız gibi karanlıkta kaybolsa, bir daha parlamasa.
Geçmiş, hüzünle yoğrulmuş bir şiirin mısralarında saklıdır. Her dize, kalbime saplanan bir hançer, her kelime, ruhumu saran bir ateştir. Keşke geçmiş, bir masalın son sayfasında mühürlenip kalsa, bir daha açılmasa. Çünkü her anı, hatıraların kanatlarıyla süzülen birer kelebek gibi gelip geçer, ama izi yüreğimde daima kalır.
Asaf Eren TürkoğluKayıt Tarihi : 24.6.2024 11:29:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!