Seni yazıyorum hiç üşenmeden, çocukluğundan sonrası bana kalanı yazıyorum…
Ağlamalarını, susmalarını, küsmelerini ve gözyaşlarını silerken ellerinin titremelerini, kısık ve kesik kesik seslerle içini içine çekişini yazıyorum…
En çok bana “adamım, koca adamım “deyişini, her zaman severek yazıyorum…
Kaç yıl ardı bu söyleşiler, bu düşünceler, senden sonra azaba dönüşmüş bu nefes almalarla yazmalar.?
Karanlık bir düş sonrası bu denizin kıpırtısındaki duraklamalarla kendi kendime yetmeye çalışarak kalem uçlarından dökülecek acılanmalara dayanarak…
Bir ruh sarsıntısı bu, tüm amaç dışı var olmaya çalışmak, senli düşüncelerin kurgusunda cebelleşmek…
o kadar da önemli değildir bırakıp gitmeler,
arkalarında doldurulması mümkün olmayan boşluklar bırakılmasaydı eğer.
utanılacak bir şey değildir ağlamak,
yürekten süzülüp geliyorsa gözyaşı eğer…
belirsizliğe yelken açardı iri ela gözler zamanla,
öylesine derince bakmasalardı eğer…
Devamını Oku
arkalarında doldurulması mümkün olmayan boşluklar bırakılmasaydı eğer.
utanılacak bir şey değildir ağlamak,
yürekten süzülüp geliyorsa gözyaşı eğer…
belirsizliğe yelken açardı iri ela gözler zamanla,
öylesine derince bakmasalardı eğer…