Keşke seninle, senin olsaydım
Keşke saçının teli kadar yer
Seninle benim sığınağım olsaydı.
Keşke gölgen kadar seninle olsaydım,
Sadece gölgede dolaştığına üzülseydim,
Ay ışığıyla daha da sana yakınken...
Keşke her gün bastığın merdivenlerin basamağı olsaydım,
Böyle uzaklarda olacağıma
Bastığın taşlar ben olsaydım...
Seni tanımamış olsam
İnan ölümle gıdıklanmış olurdu canım.
Düştüğüm kadar kolay çıkamam girdabından
Kendi halime gülmez
Uçardım mutluluğumdan.
Gören oldu mu düşüşümü diye bakmazdım camlara
Sana doğru akmaktan hiç utanmaz,
Sana koşarken tökezleyip yeniden düşmekten korkmazdım.
Keşke o hasta yatağın ben olsaydım
En zor anında kucaklasaydım seni,
Dilediğin kadar ısıtsaydım narin bedenini...
Olsaydım eğer, gözyaşlarının sızdığı yastık olurdum,
Belki de o zaman ‘gelsin! ’ diye ‘gelir mi? ’ diye
Özlemezdin kimseleri...
Sende bu yürek,
Sende bu güzellik,
Sende bu içtenlik varken,
Cehennemlerimi cennet yapar içine sığınırdım...
Senin yerine ben ağlar,
Senin yerine benim canım yanar,
Senin için belki de bir işe yarar,
En yalnız olduğun anda,
En az yalnızlığı sana yaşatırdım...
Keşke seninle, senin olsaydım
Senden uzaklaşanları,
Senden kaçanları özlemezdin o zaman
Yüreğine sarılırdım
Sızlamazdı bağrın o zaman.
Asla unutmadım
Unutmadım, unutamadım bak seni,
Zaten unutmaya da çalışmadım ki...
Aslında unutmadım kendimi yakmayı
Unutmadım yangınımla seni de ısıtmayı,
Küllerimi alıp gecelerde, yalnız kaldırımlara savurmayı.
Hepsi senin içindi
Bilmem rüyalarında bunları da görebildin mi?
Sığdıramam,
Sığmaz ki anlatacaklarımın hepsi kainata
İşte sen orada,
Ben burada.
Sen öyle sansan bile
Ayrı değiliz işte,
Sessiz, ıssız ve garip değilsin
Bilmem acaba sessizliklerde ve karanlıklarda
Bir gün beni de fark eder misin?
Yaşayan, yaşanan, yaşanamayan saatler geçiyor
Akıp, yitiyor zaman...
Yine telaş içinde dilim, yüreğim
Biliyorsun,
Son durağa senden yakın yerdeyim;
Sana ondan koşuyor ve hatta anlayamasan da yalvarıyorum
Tarifsiz bir telaş içinde
Öldüresiye panikteyim...
Yanındayım işte
Beynimle, yüreğimle
Sen ızdıraplar içinde
İşte seni özlüyorum
İşte senin için ben yanıyorum.
İşte seni anıyorum
Kulakların çınlar,
Acaba hıçkırık tutar mı diye,
Olmuyor,
Üzülmekten ve çaresizlikten yoruluyorum...
Aklım sendeyken bile
Aklının benimle olmadığını anlıyorum
Kahroluyorum...
Bir bilsen ne kadar güzel oluyor
Yan yanayken bile seni özlemek...
Acaba neden?
Acaba niye?
Görmediğim acılarınla,
Çekmediğim ızdırabınla yaşıyorum
Ama sen ( )
Bana duyurmasan da çınlıyor kulakların
Seyriyor göz kapakların...
Seni ananı benden başka bir kimlikte aramak niye?
Kaldır öne eğdiğin dertli başını
Öpeyim alnından ve gömüleyim istersen oraya
‘Bembeyaz kaderim’ diye...
Seni görmesem de
Biliyorum birini özlediğini
Sen söylemesen de
Biliyorum birini beklediğini
Sen demesen de
Biliyorum yaşadıklarına lanet ettiğini.
Kulaklarım çınlıyor
Boğuluyorum yalnızlıkla
Gözüm seğriyor
Hissediyorum beni hep ve yalnızca
Hayallerde ve uzaklarda bırakmak istediğini
Tanrı’nın varlığına inandığım gibi...
Sessiz olma olur mu?
Daha önceleri olduğun gibi..
Aç kulaklarını ne olur
Yapma! Tıkama!
Duymamak için düşünmediklerini
Kendini sağırlaştırdığın gibi...
Günlerinde ve aydınlıklarında da dokunayım
Şafaklarında tül olayım
Sen de gecelerimde güneşim ol hadi!
Isıt,
Yaşat,
Besle,
Sev,
Sar
Öp ve koru beni
Şimdiye kadar kimseye yapmadığın gibi...
Sevgimi anlamak için gül değil toprak ol
Sar,
Ve içimden
Yeni ve sana ait bir ben çıkıncaya kadar
Asla bırakma beni...
Rüzgar esmese de duyuyorum kokunu,
Hissediyorum tenini
Sen paylaşmak istemesen de
Birlikte yaşıyorum kederlerini,
Ben biliyorum
Ama sen bilmiyorsun
Belki de bilmek istemiyorsun
Deli olmadan da
Aklı başında
Delice özlüyorum,
Delice bekliyorum seni
Hiç kimseyi
Bugüne dek beklemediğim, özlemediğim
Hiç kimsenin bugüne dek seni
Beklemediği ve özlemediği gibi...
Kayıt Tarihi : 23.1.2002 15:24:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!