Arkanıza yaslanıp geriye çok geriye ta çocukluk yıllarınıza dönün. Mutlaka sizinde vardır bir kumbara maceranız. Anlatacağım bu hikaye de küçücük bir çocuğun kumbara sevgisi.
Eskiden Çocuklara tutumlu olmayı öğretmek için birer kumbara alınırdı. Ve ardından bir bir anlatılırdı damlaya damlaya göl olur misali ile. Çocuk annesinin getirdiği ateşböceği kumbarasını görünce çok sevindi. Sanki dünyalar onun oldu. Kumbarası hem sevimliydi hem de onun içine atacağı harçlıkların biriktiğini görmek onu çok mutlu edecekti. O gece çocuk kumbarasını yastığının üstüne koyarak birlikte uyudular. Bir taraftan da sabahki alacağı harçlığın hepsini kumbarasına koymayı düşünüyor tatlı hayaller kuruyordu.
Sabah erkenden kendiliğinden uyandı okula gitmek için. Daha ilkokul birinci sınıfa gidiyordu. Önlüğünü ve çoraplarını giydikten sonra annesinin yanına gitti çünkü yakasını kendi takamıyordu annesi de yakasını taktıktan sonra hazırdı artık okula gitmek için. Birlikte kahvaltı yaptılar sonra hani anne harçlığım dedi. Annesi uzattı elini bir kaç kuruş verdi çocuğun eline. Çocuk o parayı okula bile götürmeyip hemen kumbarasına attı. Çok mutlu etmişti onu bu durum günler böylece geçti. Çocuk harçlıklarını harcamayıp doğruca kumbarasına koyuyordu. Birde okuldan gelince sevimli ateş böceği kumbarasını sallıyordu. Belki de çıkardığı ses hoşuna gidiyordu ya da bir şeyleri başarmanın mutluluğuydu bu.
Bir gün yine öğlen vakti okuldan eve döndüğünde çocuk doğruca kumbarasının bulunduğu yere doğru gitti gördüğü manzara karşısında kendini tutamayıp feryat edip ağlamaya başladı. Kumbaram kesilmişti, kumbarama ne oldu anne diye durmadan ağlıyordu. Boncuk boncuk döküyordu gözlerinden yaşları. Çaresizdi artık çok sevdiği kumbarası kesilmişti. Çocuk ruhuyla acaba neden bu kadar üzüldü büyükler bilemezdi. Annesi çaresiz kalmıştı bu durum karşısında ve yaptığına bin pişman olmuştu ama artık iş işten geçmişti. Akşam üstü anne komşusu bankacı İbrahim ağabeyin evlerine gitti. Amacı tekrar kumbara istemekti. İbrahim ağabey ben çocuğun kumbarasını kestim o da çok ağladı çok üzüldü tekrar kumbara getirir misin dedi. İbrahim ağabey memnuniyetle dedi. Ertesi akşam üç kumbarayla geldi İbrahim ağabey. Annesi çocuğa kumbaraları verdi. Ama çocuğun yüreğinde o ilk kumbarayı aldığı günkü heyecanı yoktu artık. Bir burukluk sarmıştı tüm bedenini. Ne sevinebildi ne de bir tebessüm gösterebildi.
Saati mi şaşırdı bu hıyar?
Gerçi hiç saati olmadı ama
En azından birine sorar.
Cebimde bir lira desen yok,