(felsefî – bedii miniatür öykü)
Aramızdaki konuşma çoktan kesilmişti. Her ikimizde yatağımıza uzanarak uyumaya çalışıyorduk. Pencereden süzülen ışık içeriyi ışıklandırıyordu. Odada bulunan ölü sessizligini o bozdu yine:
- O ne?
- Neyi diyorsun? – anlamadığım soruyu açıklamasını istedim.
- Onu diyorum
Yine de hiç bir şey anlayamadığım için tekrarlamasını söyledim. Hem de çok yavaş bir sesle fısıldıyordu. Konuştukların annesinin duymasından korkuyordu. Zira bir hayli zaman önce annesi “Yat! ” emrini vermişti. Fakat o, uyumak istemiyordu. Ve sorularının ardı arkası kesilmiyordu:
Beni bu eylül öldürecek
Bir aşk kadar zehirli,bir orospu kadar güzel.
Zina yatakları kadar akıcı,terkedilişler kadar hüzünlü.
Sabah serinlikleri; yeni bir aşkın haberlerini getiren
eski yunan ilahelerinin bağbozumu rengi solukları kadar ürpertici.
Öğlen güneşleri; üzüm salkımları kadar sıcak.
Devamını Oku
Bir aşk kadar zehirli,bir orospu kadar güzel.
Zina yatakları kadar akıcı,terkedilişler kadar hüzünlü.
Sabah serinlikleri; yeni bir aşkın haberlerini getiren
eski yunan ilahelerinin bağbozumu rengi solukları kadar ürpertici.
Öğlen güneşleri; üzüm salkımları kadar sıcak.
Bu şiir ile ilgili 0 tane yorum bulunmakta