Bulutlara pek yakın,
En yüksekçe yerine
Saros'u görmek için
Bir kale oturtmuşlar
Ona desteklik yapan
Granitler üstüne
Kartal yuvası gibi
Bedenini oymuşlar.
Senin, ilginç adını
Vererek bir dereye
Tepeleri, kolkola
Beline dolamışlar.
Asya'dan Avrupa'ya
Dört ayrı yol açarak
Yolların kavşağına
Seni bekçi koymuşlar
Dizmişler yol boyunca
Kesme taş hanlarını
Bezirgan çeksin diye
Deve kervanlarını
Sonra da toprağına
Sarıkız’ı oyarak
Hamamlar yansın diye
Kömürle doldurmuşlar
Rüzgara gem vurmuşlar
Nasırlı elleriyle
Bahçene yel kanatlı
Değirmen kondurmuşlar.
Yeşil gözlü çamları
Örmüşler yaşmağına
Meşeleri çekmişler
Sürme diye kaşına
Parmak izin yapmışlar
Tarihini, ADINA
Allık diye Saros'u
Sürmüşler yanağına
Doğduğum günden beri
Hayranımdır yaşına
19 Kasım’lardan
Dünyaya bakışına
.........*..............
Dut fidanım
Karadut'um
Ayçiçeğim
Börülcem!
Yapıncağım
Narçiçeğim
Kızılcığım
Kazibe'm!
Ömür sözlü’m
Buğday gözlüm
Beşikkertmem
Civanım!
Hersekzade Cami'inle
Tarih kokan mekanım
Hanınla, hamamınla
Kültür Kenti Keşan’ım.
*
Yokluk-kıtlık bildiğim
Her şeyini sevdiğim
Önüme davar katıp
“0o haaa! ” diye sürdüğüm
Çarık ile kebe ile
Koyun-kuzu güttüğüm
Yaba ile, samanlığa
Sarı saman döktüğüm
"Harmanyeri sürseler.."
Türküsünde öldüğüm!
Verdiğin nimetlerle
Güzel günler gördüğüm
Yedi renkli ebem gülü’m
Körfezdeki mavi gülüm
Kırlardaki mor sümbülüm
Saros'umsun Keşan’ım!..”
………..*……..
Sen, “çuhalı” günlerimde
Çuha gömlek giydiğim
Aba'dan pantolonun
Söküğünü diktiğim
0rak ile kosa ile
0t ve buğday biçtiğim
Elimdeki balta ile,
Kuru meşe kestiğim
Çakmak taşlı dövenlerle
Başakları dövdüğüm
Siyah-beyaz günlerinden
Gökkuşağı ördüğüm
Karasaban-pulluk ile
Kara toprak sürdüğüm
Toprağı harmanlayan
Karakız'ı öptüğüm
Toprak testilerinde
Güneşi söndürdüğüm
Ekmeği yudumlarken
Mutlu mutlu güldüğüm
Gaz lambası ışığında
Göz nurumu döktüğüm
Sokak fenerlerine,
Dolunayı övdüğüm
Bekçi düdüklerinde
Gece huzur gördüğüm
Panayırlı günlerde
Yüzümü güldürdüğün
Sen Nergisim
Zerrin’im
Mısır gözlü çiçeğim
Zamanı buğday gibi
Öğüten değirmenim!
Kaldırmışsın başını
Çoluk-çocuk semaya
Çıkmayı ister gibi
Bakıyorsun uzaya
Sen 19 KASIM’ım
Hanlar diyarı canım
İyi günler görmekti
Elbet senin muradın
Özlenen o günlere
Erdik nihayet sende
Ufuklardan öteye
Kanat açtın Keşan’ım!
“Çekenler” anlamına
Geliyor senin adın
Ama alın yazını
Değiştirdi evladın
Sen, ey iyot kokulum
Alınteri dokulum
Lâkabın Saros oldu
Keşan, birinci adın
Artık gün Saros doğar
Buğdaylar Saros açar
Bağrındaki çiçekler
Ağaçlar Saros kokar
Her 19 kasımda
Damakta kalır tadın
Bütün Keşan kolkola
Gelir düğün halayın!
Bu düğün başka düğün
Bu, kurtuluş bayramın
Başta önder Atatürk
Bağımsızlık halayın!
………...*……….
Kayıt Tarihi : 19.11.2016 09:51:00
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Keşan Türküsü adıyla 19.kasım.2015 tarihinde Keşan-Medya Gazetesi'nde yayımlanan bu şiirimi,Keşan'ın 94.Kurtuluş Yılı onuruna KEŞAN'IN DESTANI adıyla yeniden yayımlıyorum.. 29.0cak.2008..Ant.com'a kayıt tarihi 19.kasım.2015 tarihinde Keşan-Medya Gazetesinde yaınlanmıştır
![Ali Koç Elegeçmez](https://www.antoloji.com/i/siir/2016/11/19/kesan-in-destani.jpg)
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!