Serin bir sabahı hüzünlü karşılıyorum yine,
Bir kez daha düşlerimin tükendiği yerdeyim.
Dolu dolu gözlerimle denize bakıyorum.
Düşle gerçek arasındaki tüm zamanların,
Tortusuz rengini presliyorum.
Firari bir güvercine benzetiyorum ömrümü.
Uykularım bile tutsak edilmeye çalışıldı.
Oysa geleceğim ile ilgili düşüncelerimde,
Aklımı kullanmam yaşamımı sorgulamamdı,
Doğru ile yanlışı kendimin ayırmasıydı.
Düşünmek istemiyordum büyüğün küçüğü ezişini,
Kurdun kuzuyu acımasızca yiyişini.
Ağlamaklı sesim şimdi kısık ve boğuk...
Konuştum kilitlendi ağzımdaki doğruluk.
Sustum kırıldı tüm zembereği yanlışlığın,
Oysa zıpkın yemiş yaralı bir balık gibiydim.
Kimseye göstermediler körpe ellerimin nasırını,
Çokluğumda kerpiç evlerin damları bana parktı.
Ateş ve barut kokuları küçücük dünyamı yıktı.
Külüstür bir çaydanlığın demlenen çayında,
Göz yaşlarım buharlarla gökyüzünde yağmur oldu.
Köyümün en yüksek tepesinde mendil sallarken güzel günlere,
Sığmazdı yüreğim ne içime nede kerpiç evlere.
Kayıt Tarihi : 30.11.2006 11:56:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!