hiç bir zaman düşlerim var benim.
yağmurlarını getirdiğim
gökyüzünü boyadığım
maviliğine selam duran
özgürlük senfonisi çalan
yeşerecek yarınlara bereket olan
Açılan, kırılan, kapanan, dökülen
kapılar.
Zaferler, hüzünler, sevinçler.
Geldi, geçti, deldi sinemi.
Vuslat'a çare, vuslat'a ömür
kalmadı.
Sana kifâyetsiz kaldım.
Sen canım yanmıyor sandın...
Anla artık...
Anlatamıyorum, sadece nefes alıyorum ...
En kuytularında...
En derinlerinde...
bir iskele masasına otursam şöyle
rakının canı balık çekse, keşke
nemli bir akşam melteminde
içtikçe güzelleşir mi anılar sence.
üşürsün diye, yokluğuna o kırmızı
ben bir krizalit'im,
kozasından çıkmayı bekleyen
ürkek, korkak bir kelebek
kaderim, onu takip etmeyi
istemeyen bir gelecek
baharın büyülü ahenginde
varsın sizin dilediğiniz gibi olsun umutlarım
ben ne de olsa yedeğini yaşıyorum,
pişman yarınların
kültürünü bilmediğim topraklarda,
mülteci dramı yaşadıklarım
heybemde bir tutam ekmek, azıcık su
bir deli yürek sevmişti kendisini
hoyratça harcanacak gençliğini
ebediyete tutuklu aşk mevsimlerini
bir deli yüreğe teslim etmişti
meczuba emanet ettiği o kefeni
Gurbetin aşikar sesleri, aşikar hisleri
Issızlığın içinde rüzgarın uğultusu
İlk aşk kadar kuvvetli acının,ayrılığın çilesi
Nihayetsiz gurbet dönenceleri
Kurumaya mahkum umut pınarları
Uçurumun boşluğu, boşluğa düşmüş
Ay Güneşe tutuldu.
Gece ile Gündüz şafakta buluştu.
Şiirlerim, Gel-Git'lere feda oldu.
Serap'lar...
Çöl fırtınası ile kayboldu.
Hercai sevdaları imrenir oldum.
Sabrımı sevmiyorum.
Sadakatimi sevmiyorum.
Özlemeyi sevmiyorum.
Aramıza giren, denizi sevmiyorum.
Seni hatırlatan, kahveyi sevmiyorum.
Beni özlemeyecek kadar yakınında dururken,
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!