Evime dönmüş gibiydim gurbetten
Sana mâl olduğu zaman yüreğim.
Şimdi düştüm işte o attan
Kırıldı kolum bileğim
Var son bir isteğim
Öyle birşey de ki bana bu kör karanlıkta
Her şeyi unutayım olsa anlıkta.
Öyle birşey söyle ki
Atayım yüreğimden bütün kini
Seni cidden özledim, affettir bana kendini
Seni sevmeden önce tanımak,
Seni anlamadan önce dinlemek istiyordum.
Ne yazık ki başaramadım sevgilim
Anlamadan sevdim, dinleyerek tanıyorum.
Unuttuk nefes almayı gökyüzüne bakıp
Şimdilerde herkesin çehresi asık
Beton duvarlara sıkışmış umut arıyorlar
Bilmedikleri şey ise ait olmadıkları yerdeler.
Gözümü açtım askerlik çağım gelmiş
Sımsıkı kapadım ama nafile
Sevk kağıdım çavuşn eline
Çoktan, çoktan ermiş
En çok ezilen de ermiş
Meraktı ilk duyduğum sana
İlgi takip etti ardından
Yok muydu bunun sonu
Duymuştum nefretle bitermiş konu.
İnanmıyorum birader,
Kör kurşun, keskin bıçak
Mahallenin delisi, alim bir öğretmen
Bir Bakırköy sakini bağırıyor
Duymayan var mı ?
Var mı kulağı işitmeyen
Duramaz ki deli didişmeden
Saat 03:32, 32'den tavşan değil de
Bir bisiklet yapmak istiyorum
10 dakikada onu yapsam
Çıkarım 03:42'de yola
İyi uykular dilemek için çok geç belki de saat,
O zaman günaydınlar olsun efendim.
Köşede babasından yediği tokadın sızısıyla
satmaya çalışan çocuktan al kahvaltını.
Kaldrırım taşları; ayakkabının altına yapışan sakızdan epey rahatsız, bu durum beni de oldukça geriyor aslında. Tırnaklarımı taşa sürter gibi hissediyorum, sahildeki küçük kırmızı, eski çatı tuğlası mesela. Bir sabah ince belli rakı bardağına kan bulaşmış o eski evden kalma.
Yollar kapanır üzerime kapılar sanki
Tatmin etmez olur elime hohlamak
Elim üşüdüğü zaman
Cebime sokamam kabanım yok ya
Boğaza düşürdüm gökyüzüne bakarken
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!