Gürzler değmiş gözlerimin kenarlarına
Yağamayan bulutlar kadar bıkkın kulaklarım
Sesi kısık çığlıklarım
Haykıra haykıra çınlıyor saçlarında
İzmir’in
Duyuyor musun?
şehir iki canlı, biliyorum
şehir iki canlı
birazdan doğuracak yalnızlığımı
kuşlar cıvıldayacak önce
sonra gün bakacak
Sert bakışları barındıran gözlerimin feri
Seni yılgın gecelerde yaşamak yalnızlıktan az beri.
Bir kez olsa isterim, bir kez baksan geri
Umudumdan değil yalnızlığımdan
İnliyor gönlüm, yangın yeri.
Saçları kara, kaşları kara, uzun uzun
Hayatla savaşındaki yorgunluğun,
Derdin nişanıdır alnındaki çizgiler
Hemen altında bir sivri burun ve keskin
Dudakları soğukta çekilen cigaradan bezgin
Dudakları hep birine bişeyler anlatamamış edasında
Senin ellerin kalem tutar, senin ellerin.
Zifiri karanlık, zifiri derin
Kuyularda merdivendir karanlıkta kalmışa.
Gözlerin deli, senin kara gözlerin.
Sıcak bir aştır ömrü boyu aç kalmışa
Saçların savrulmaz sonra ,siyah dalgalı
çok vakit geçti üstünden, çok arkada
senle ben bir barakada
el ele vermişiz, sabah olmuyor
hava soğuk, hava dolu, yağıyor
gecenin karanlığı sis gibi -yoğun
gecenin karanlığı yas gibi-kara
Belki çilekeş ömrün,
Belki kan tarlasında kar beyaz bir papatya;
Bilki çilekeş ömrüm
Bil ki papatyalar gönlümde
Yer etmiş seni beklemekte.
Ve bil ki her damarımdan kan fışkırsa,
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!